1800'lü yıllarda, Avrupalı asiller, özellikle de, denizi ve güneşi pek olmayan İngiliz ve Ruslar, güneşi eksik olmayan kumsallarda yazlıklar yaptırmaya başladılar.. Bugün Fransız Rivierası denen uçsuz bucaksız doğal kumsallar onlar için çok cazipti. Ayni yıllarda Fransız işçileri de, hızla gelişen devrimler sonucu yaşamlarını değiştirdiler ve geliştirdiler. Yıllık ücretli izin hakkı, bir sosyal devrim getirdi. İşçiler de artık tatil yapabileceklerdi.. Nerde?.. Güneşli sahillerde tabii..
Çağlar boyu, bir yandan korsan baskınları, öte yandan, verimsiz, tarla olmaz, ağaç dikilmez kum yığınları yüzünden on para etmez sahiller birden değerlenmeye başladı. Sahillerin arkasında dağlarda ve tepelerde yaşayan köylüler, kıyılardaki kazancı fark ettiler..
Sahil köyleri, pansiyonlar, kafeler ve restoranlar kurulmaya, yaşam dağlardan sahile inmeye başladı..
İnenler arasında Aristide adlı bir fırıncı da vardı.. 1889'da, yerleştiği sahil köyünde, deniz kenarında bir fırın kurdu ve orada kendi icadı bir kek satmaya başladı. Satışlar iyi gidince, müşteriler artınca, fırının yanına bir çayevi açtı. Çay ve keki kendi salaş masalarında servis ediyordu.
1930'lu yıllarda...