Sevgili Dostum, Ertuğrul Özkök, fikirlerine katılayım,
katılmayayım, yazılarını her gün son satırına dek okuduğum
yazarların başında geliyordu.. Ama giderek fena halde sıkılmaya
başladım. Hatta kendisini aradım söyledim de..
"Çok fazla kendini yazmaya başladığının, fazla bencil olduğunun
farkında mısın?."
Telefonda bana hak verdi ama köşesinde tam tersini yaptı.
Eskiler "Yediğin içtiğin senin olsun, bize gördüklerini anlat"
derler, hoş bir sohbeti başlatmak için. Hele de muhatapları çok
gezen, çok gören biriyse..
Ertuğrul öyle hızlı yaşıyor ki, biz okurları onun dünyanın hangi
köşesinde olduğunu takip bile edemiyoruz, son zamanlarda..
Oralardan ne yazılar çıkar aslında.. Ama Ertuğrul'dan sadece "Ben"
çıkıyor.. Gittiği, gördüğü yeri değil, ordaki kendisini
anlatıyor..Çünkü kafayı kendisi ile bozmuş, kusura bakmasın.
Son takıntısı "Yaş" üzerine.. Yaşlılık kompleksine düşmüş,
belli..
"Günün sorusu" diye yazdığı şeye bakar mısınız?.
"Yaşlanmada önlenemeyen iki şey" demiş. İkincisi aynen kendi
kaleminden..
"Poponun sarkması.."
Bayağı dertli poposunun sarkmasını önleyemeyeceği için yani..
Son zamanlardaki yazılarından biri, yüzde 80'inin palavra olduğunu
herkesin bildiği sosyal medyadan okuduğu bir haber üzerine. Ordan
okumuş "Orta yaş 70 oldu" diye bayram yapıyor ve kaynak olarak da
Dünya Sağlık Örgütü'nün raporunu gösteriyordu.
Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, Dünya Sağlık Örgütü'nün
böyle bir raporu olmadığını pat diye yazıverdi.
70 yaşında orta yaşlı olma umudunu kaybeden sevgili dostum, bu
defa, nerden duyduysa, "Ölümsüzlük, gençleşme, genç kalma" üzerinde
çalışan bir doktor buldu. Teori halindeki tedavisini kendi üzerinde
uyguladığını söyleyen herif, ikiz kardeşinden 20 yaş genç
göründüğünü anlatmış Ertuğrul'a..
Ertuğrul da ona sorduğu "Ben" sorularını köşesinde yazıyor..
"Ben ölümsüz olabilir miyim?."
"Ben 50 yaşıma dönebilir miyim?."
Bu defa itiraz Hürriyet Sağlık Yazarı ve Uzmanı Osman
Müftüoğlu'ndan geldi. Doktor "İnsanda 'Ölümsüz' tek hücre, kanser
hücresidir. Bu daha hakkında hiçbir şey bilinmeyen ve sonuçları
10-15 senede alınacak haplarla tedavi kanseri tetikleyebilir" diye
korkunç gerçeği yazdı.. Ama Ertuğrul ve Hürriyet haberin arkasında
durdular. Sertab Erener'in de ayni hapları aldığını yazdılar..
Bu defa medyanın çeşitli yazarları "Bu nasıl bir PR çalışmasıdır?.
İnsanların hayatı ile oynamayın" diye kıyameti kopardı.
Şimdi Sertab ve Ertuğrul'a uyup bu pahalı hapların peşine kaç kişi
düşer, kaç kişi kanserle oyun oynamaya kalkar bilemiyorum.
Ama yapılan işin "Etik" olmadığını biliyorum. Sağlık Bakanlığı
hatta işe el koymalı ve "Ölümsüzlük tedavisi" hakkında görüşlerini
açıklamalı, gerekirse yasaklar koymalı..
Benim bu arada, "Yaş ve görüntü kompleksine kendini fena halde
kaptıran" dostuma bir tavsiyem var..
Bilimselliği tartışılan bir çağdaş Dr. Frakenştayn'ın peşinde "50
yaşına dönmeyi ve o yaşta kalmayı hayalleyen" dostuma, ben de iki
resim sunuyorum..
Türkiye'nin "Şapka" diye tanıdığı Ertekin var.. Ertekin
Dinçay..
Geçen gün Milliyet Nostalji sayfasında, onun yanında iki güzelle
bir fotoğrafı çıktı. Kadıköy yakasındaki Dalyan'da o zaman çok
popüler olan kendi kulübünü işletirken..
Birinci resim o.. Ertekin 1982.. Yani Ertekin 55 yaşında..
İkinci resim.. Ertekin 2017.. Yani Ertekin 90 (Doksan)
yaşında..
Buyrun..
Ertekin geçin o garip ve kanserojen hapları, vitamin hapı bile
almaz. Meyve ve sebzeden nefret eder.. Kırmızı etten başkasını
ağzına koymaz.. Çayına ve kahvesine, dörder, beşer şeker atar.
Önüne gelen yemeğe tadına bakmadan tuzu basar.. Doktor benim önümde
gazlı içecekleri yasakladığı halde, günde en az on şişe Coca Cola
içer. Sporun "S"sini yapmaz.. On metreye bile arabasıyla
gider..
Özet!.. "Sağlıklı Yaşam" diye dünya ne tavsiye ediyor ve ne
yapıyorsa, tam tersini yaşar.. Buna rağmen işte 90 yaşında Ertekin
ve hepimize taşçıkartır, Maşallah!..