Biraz amiyane olacak ama, durumu daha iyi ifade edecek kelimeler
yok.. Hele Türkiye Futbol Direktörü ve Milli Takımlar Tek Sorumlusu
sevgili aile dostum Fatih Hocam, biz eleştirenlere "İnlerinden
çıkanlar" deyince, benim de benzeri deyimler kullanma hakkım doğdu
tabii.
Avrupa futbolunun diplerde gezindiği, katılan takımların hepsinin
birbirinden özelliksiz, hepsinin sıradan olduğu Euro 2016'dan
şampiyon ayrılmamız işten değilken, bir keçi inadına kurban olup,
kendi uçkurumuzu toparlayamayınca, gerdeğe girmeyi el golüne
bıraktık. O da olmayınca, 24 takım içinde elenen 8'in arasında
kalıp kös kös geri döndük..
Şimdi bu dönüşün geniş analizlere ihtiyacı var.. Nasıl bir "Skor
Yazarı" olduklarını Çek maçından sonra yaptıkları sayfalarla bir
kez daha kanıtlayan bizim dostlar içinde gerçek analizler yapan kaç
yazar çıkar, bilemem..
Ben düşüncelerimi biraz geniş yazmaya karar verdim bu yüzden.. Bir
dizi yazı olacak, eleştirilerim..
İkinci Dünya Savaşı'nın en büyük komutanlarından, Atatürk
hayranlığı bilinen General MacArthur, Bataan'daki muharebeyi
kaybedip Ada'yı boşaltma emrini vermek zorunda kalırken "Geri
döneceğim" diye bağırıp bu cümleyi tarihe geçirmişti.. Herkes, her
zaman, her yerde yenilebilirdi. Önemli olan "Geri dönmek,
dönebilmek"ti. General bunu söylemişti işte, tüm dünyanın yaşayan
ve yaşayacak olan insanlarına..
"Geri döneceğim!."
İki ay sonra, 2018 Dünya Kupası elemeleri başlayacak. İşte
fırsat!.
"Geri döneceğiz" demeli ve dönmeliyiz de..