Yani bir tarafta önüne tabak gibi serilmiş, hatta fark yapacağı
maçı almamak için çırpınan bir "Korkak" hoca.. Hem de Samet
Aybaba..
Öte tarafta, bu Samet Aybaba'nın ikramını elinin tersiyle iten
"Teşekkür ederim. Ben ille de kaybedeceğim" diyen, hem de Fatih
Terim..
Şampiyonluk yarışındaki tüm rakipleri ikişer puan kaybetmiş,
kazandığı zaman lider olacak, Galatasaray'ın hocası Fatih
Terim..
O zaman biz bu ülkede "Futbol" diye ne seyredeceğiz, söyler misiniz?.
Bakın iyi hoca, maçı bir gece evvel kafasında oynar. Kafada oynamak için rakibi iyi analiz etmek, çözmek gerekir tabii.. Çözememişsen ertesi gün sahaya yanlış takım çıkarır, yanlış oynarsın.
"Daha iyi hoca", işte tam da o zaman ortaya çıkar.. Evdeki
hesabın çarşıya uymadığını gören ve oyuna Doğru" zamanda "Doğru"
müdahale eden, edebilen Hoca "Büyük" Hocadır. Takımını zaferlere
"Oyunu okuyan ve doğru zamanda doğru müdahaleyi yapan" o "Hoca"
götürür.