Anadolu'nun göbeğinde ülkemize milyonla turist, milyarla dolar
kazandıracak bir turizm ve sağlık hazinesi var.. Frigya
Vadisi.. Bu vadiyi bana Sıtkı Ustam,
dünyanın "Çini'nin Picassosu" diye tanıdığı Unesco Kültür
Mirası adam gezdirmişti, yıllar önce.. Yazmıştım..
Bugünkü Kültür Bakanı, gidip, görüp heyecanlanınca, ben de o günkü
yazılarımı tekrar kararı vermiştim.
Bugünün kuşakları ve bugünün Kültür Bakanlığı görevlileri de
"Tanısın..
Hatırlasın" diye.. Başladım alıntılara, pazar günleri.. Araya
olaylar girdi. Son bölüm kaldı.. O da işte bugün..
Artık fırsat bulursam, Nabi Avcı Hocamla oturup, bir
Kütahya/ Frig Vadisi konuşacağız..
Bu ülke sadece yaşadığımız kara günleri değil, benzersiz
güzellikleri ve parlak geleceği ile de konuşulmalı..
(Sıtkı Ustamla) Çavdarhisar'ı geride bıraktıktan sonra, Hacı
Kebir kasabasına uğradık.. Rahvan at yarışları varmış.. Bu rahvan
dedikleri at türü Osmanlılardan kalma.. Orta Asya'dan üzerinde
geldikleri atların nesli.. Bacakları kısa.. Yere yakın atlar
bunlar.. Hızlı değil, ama dayanıklı.. 40-50 kilometreye "Bana
mısın" demezlermiş.. Rahvan at yarışı, bizim bildiğimiz dört nalla
alakasız.. Kural ayakların dördü birden yerden kesilmeyecek. Yani
at koşmuyor, hızlı yürüyor bu yarışta.. Büyük ilgi topluyor.. Ta
nerelerden at getirenler var..
Sıtkı Usta bizi, İnli Köye götürdü sonra.. Yüzlerce yıllık
mağaralar.. Doğal soğuk hava deposu.. Tepeye doğru tırmandık.. Bir
mağarayı Sıtkı Usta dayamış döşemiş.. Buraya kafa dinlemeye
geliyor.. (Ama bu mağaralar doğa harikası.. Mutlak görülmeli..
Köyün adı, İn burdan geliyor zaten..) Artık hızlanmamız gerekiyor..
Daha şehirde göreceklerimiz var..
Sabahtan beri içinde dolaştığımız Frig Vadisi'nin bir müzesi var,
kentte, enbaşta da o..
Müze, 1314 yılında Germiyan