***
İlk yarı sona ererken, "Fatih Terim nihayet
eski Fatih Terim olma yolunda...
Galatasaray en iyi maçını oynadı" diye
düşünüyordum. Tıpkı 2000 yılının UEFA Şampiyonu Galatasaray'ı
andırıyordu.
Oysa hele bu yıl, topu kaptırdıkları zaman, aptalca kendi yarı
sahalarının ortalarına kadar çekilip, rakibin şut mesafesine
babasının tarlasında gibi gelmesine izin veriyorlar, topu
kaptıklarında ise, İki stoper/ Muslera üçgeninde futbolu öldüren
yan ve geri paslarla vakit geçiriyor, hızlı hücum yapmadıklarından
pozisyon da bulamıyorlardı. Son beş Süper Lig maçında 2 yenilgi 2
beraberlik almışlardı. Öyle berbat...
Oysa bu Galatasaray, hem de çılgın seyircili Marsilya önünde hücum
pres yapıyor, kaptığı topla hızlı çıkıyor, top onlardayken, o
aptalca hat savunması için geriye koşmuyor, basketbolün
"Zona yakın floating man to man / Alan
savunmasına yakın, adam adama" oyununu hatırlatan çağdaş
oyuna geçiyor, hem alanı iyi parselliyor, hem de rakip hücum
adamlarını kontrol ediyorlardı.