Sıfırdan alıp, arka arkaya dört yıl şampiyon yaparak yarattığı
takım ve oynattığı futbolla 2000 yılında UEFA Kupası'nı kazanan (O
takım ve o futbol o yıl Real Madrid'i yenip, onların müzesinde bile
olmayan Süper Kupa'yı da getirdi) Fatih Hocam'ın hayallerinde
Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu yatıyor, biliyorsunuz.
Bu boş bir hayal değil..
Eskiler "Ayinesi iştir kişinin.." demişler.
Fatih Hocamın yaptıkları dağ gibi duruyor.
Elinde, hele ara transferde bir iki takviye ile hedefe
götürebilecek bir kadro var.
Avrupa'nın en önde gelen liglerinin ve takımlarının hali de
meydanda..
O zaman..
Devrim dediğim bu..
Topu kaybetme riskini göze almamak için, yana, geriye, hatta santranın ötesinden kendi kalecisine dek geriye oynamak ve topa en çok sahip olduğu maçlarda bile oyunun yarıdan fazlasını kendi sahasında geçirmekten söz ediyorum.
Bu, hele beraberliğe razı rakiplerin ekmeğine nasıl yağ sürüyor.
Bırakıyorlar, Galatasaray vakti kendi sahasında, kendi kendine geçirsin. Bu aptal paslarda bir hata olursa, kapsınlar, hızla gidip gol atsınlar. Bunu hep yaşadık, yaşıyoruz.
İstatistiklere bakıyorsunuz. Top yüzde 70 Galatasaray'da ama rakip en az Galatasaray kadar, hatta fazla gol pozisyonuna girmiş..
Neden?.
Çünkü rakip bu uyuşuk futbol yüzünden asla gafil avlanmıyor. Galatasaray asla hızlı çıkmadığı için, mesela bir korner atışında sekiz kişi Muslera'nın 18'ine dolsa bile, hepsi yerine dönmeden Galatasaray topu santraya getirmiyor. Sonra Fatih Hocam şikayet ediyor. "Rakip çok kapanıyor.." Sayende Hocam, sayende kapanıyor.
Vakit bırakırsan kapanır tabii, eşek değiller ya.
Muslera dedim de..
Bu uyuşuk, bu çekilmez, bu "Büyük" takıma yakışmayan futbolun 1 numaralı adamı o.. Bir de kaptan üstelik.. Geldiği günden beri, kendisini beşinci küme takımı kalecisi sanıyor.. İşi gücü vakit kazanmak.. Galatasaray, Ali Sami Yen'de lig sonuncusuyla oynuyor. Dakka 1.. Muslera avutu 30-40 saniyede atıyor..
"Ne kadar vakit geçirirsem, o kadar az yerim" kafası Galatasaray'ın kaptanında..
Ötesi onu ilgilendirmiyor.
Her maçı sırf kendi için oynuyor.
"Ben az yiyeyim, yemeyeyim, yeter. Sonuç ne olursa olsun.." Son zamanlarda belli çalışmıyor da..
Yaptığı hatalar, yediği gollere bakın değerlendirmek için.. Yaptığı kurtarışlara değil.
Kurtarmak onun görevi. Ama yenmeyecek golü yedi mi, takımı çökertiyor. Taffarel Hoca, Muslera'yı idmanlarda özel yormalı..
Hem fiziksel, hem beyinsel yormalı..
Fatih Hocam, Oyun kurgusunu da "Gol yememek" değil, "Gol atmak" üzerine kurmalısın..
Yani..
O tek kanat üzerinden oynattığın "Yengeç Yürüyüşü"nden vaz geçmen, hem ortadan, hem de iki kanattan hücum edecek taktikler oluşturmadan şart.
Elinde iki çok iyi kanat adamı var.
Rodriguez ve Onyekuru.. Onları yerlerine iyice yerleştir. Çok iyi hücum beklerin de var.. Mariano, Nagatomo ve Linnes..
Sağda da, solda da, rakip savunma kanatlarını çökertecek ikili hücumlar için, kanat ikilileri birbirlerini ezberleyecek kadar bir arada oynamalı artık..
Ortada hücumu yönetecek, oyun kuracak ve takıma liderlik edecek bir adam ne yazık ki, kadroda yok. Var da yok.. Selçuk gibi harika bir adam vardı.
Harika oyun kurucu.. Harika lider.. Harika kaptan.. Onu yok ettin Hocam. Kusur sende.. Yeniden kazanabilirsin istersen gibi geliyor bana..
İlerde şu anda elindeki tek adam Eren.. Sinan da yedeği.. Eren'e sahiplenirsen, onu da kazanırsın. İşaretleri verdi ama ona güvendiğini her maç 90 dakika oynatarak göstermelisin.
Güvenini yitiren adam, riski göze almaz. Hata yapmamak, göze batmamak için oynar. Topa gitmez. Kendini göstermez, top istemez. "İstatistik Futbolu" oynar. Yani Galatasaray'a değil, İstatistiğe oynar..
Bana yüz tane garantili topu bomboş bekliyor diye yana, geriye değil, hatta yüzde 50 riski göze alarak, oyunu ilerletecek, gole götürecek pası atmaya cesaret eden adam lazım. Bu cesareti onlara sen vereceksin Hocam. Sen.. Sadece sen!.
Savunma yeterince iyi.. Genç Ozan Kabak'ı kazanman harika oldu. Son iki yıldaki en iyi işin. Oynadıkça deneyimleri artacak, o hataları da yapmaz olacak.. Keşke Yunus'u ve hele orta sahadaki Celil'i de kazanmayı göze alabilsen.
Paralı Askerlerin ruhsuzluğu yüzünden kaybetmektense, bu "Galatasaray için ölecek" gençleri sür, sahaya..
Başlangıçtaki hatalarına hoş görü ile bakalım, hepimiz..
Ama sonunda yeni Okanlar, Emreler, Ardalar kazanırız. En iyi sen bilirsin, Hocam.
Söyleyecek daha çok sözüm var, ama bu yazdıklarım amacımı anlatmaya yeter sanırım.
Özet..
Galatasaray'ı hızlı oynat Fatih Hocam.. Gol yememeye değil, gol atmaya..
..Ve de Galatasaraylıları oynat.. Paralı askerleri değil!.