Geçen sezonun Üç Kupalı, Dört Yıldızlı takımı Galatasaray, yeni
sezonun üçüncü haftasına, küme düşme hattında giriyor.
Şaşırdık mı?.
Hayır!..
Çünkü o üç kupanın üçünün de nasıl balon olduğunu başından beri
yazıyoruz. "Üç kupanın üçü de Galatasaray'a rakipleri
tarafından altın tepside ikram edildi" demekten dilimizde tüy
bitti. Ama tabe- lacı medya ve onun Fenerli yorumcuları bıyık
altından kıs kıs gülerek, balonu öyle üflediler ki, bir yıldan beri
bu kulübün başında bulunanlar kendilerini yönetici, Hamza Hamzaoğlu
da Teknik Direktör sanmaya başladı. Aslında bu yazıyı geçen hafta
cuma günü yazacaktım. Ama bağıra bağıra gelen Osmanlı rezaletinin
faturası "Takımın moralini bozanlara" kesilmesin, bu yüz karası
Teknik ve İdari Yönetim kendilerine "Özür" bulmasın diye
bekledim.
Şimdi "Kel" meydanda ve artık kaçacakları delik, sığınacakları
mazeret yok..
Bir yanda Özbek Kardeşler, öte yanda Hamza Hamzaoğlu, "En
önemli, en değerli olanları başta futbolcularda, kendilerine ve
yöneticilerine güven kalmasın" diye sözleşmiş gibi davranıyor
ve konuşuyorlar. Kendine, başkanına ve hocasına güvenini yitiren
futbolcu, ortada bir "Futbol Yöneticisi" de bırakılmadığı için,
kendisine başka güç arıyor..
Nedir o güç?. Guruplaşmak..
Takım içinde yakın olanlar, "Bir araya gelirsek bizi yiyemezler"e
itiliyorlar..
Galatasaray için için bölünmeye, bir nifak yuvasına dönüşmeye
başlıyor. Başkan Özbek ve Hoca Hamzaoğlu Üç Kupa ile yeni sezona
girmiş bir takımı bölmek ve parçalamak için birileri tarafından
özel görevle Galatasaray'ın başına gönderilseler ancak bugün
yaptıklarını yaparlardı.