Bu ülkede iki tür vatandaş var.. Kurallara saygılı.. Hakkına razı olan ve sabırla bekleyenler, bir.. Kuralları tepe takla ederek, orada dakikalar boyu bekleyenleri zerre umursamadan, bu yüzden herhangi bir ceza almayacaklarına da emin olarak, en başa geçen Uyanıklar, iki..
Mesela İstanbul'da trafiğin felç olmasının en büyük sebebi bu "Uyanıklar"dır. Bu kentte trafik polisinin ne kadar lagar, ne kadar gayri ciddi, gözünün önündeki suça bile aldırış etmediğini bildikleri için, kurallara uyanı ezer geçerler.
Yani İstanbul'da kurala uyan cezalanır, kuralı hiçe sayan ödüllenir.
Hadi İstanbul'un Valisi, Emniyet Müdürü, Trafik Müdürü, bu satırlar için "Gık" desinler göreyim.
Yazdıklarımı anında, hatta "Vali Konağı"nın önünde ispatlayacağımı bilirler ve susarlar, hep yaptıkları gibi..
Peki bu "Ayıp"la kim mücadele edecek?.
Gazeteciler.. Yani "Dördüncü Güç!."
Buyrun bakalım..
***
Benim odam, Balmumcu'daki Sabah binasının en üst katında..
Bu yakınlarda Yönetim, yıllardır savunduğum işi yaptı ve -1 katında bir yemek salonu açtı. Böylece Sabahçıların eski günlerde olduğu gibi, hiç değilse yemek zamanları bir araya gelmeleri, eskisi gibi bir "Sabah Takımı" oluşması şansı doğdu.
Peki ne oldu?.
En üst katta oturanlar, öğle saatlerinde asansör bulamaz oldular..
Çünkü anında aramızda "Uyanıklar" türedi. Ara katlarda yemeğe inmek isteyenler, en basit asansör kuralı "Gideceğiniz yönde düğmeye basın" yazısını çiğneyip, her iki düğmeye birden basmaya başladılar.