Dün sabah, son zamanlarda olmadığım kadar keyifli
uyandım.
Yataktan fırlamamla, yüzümü yıkamam, kahvemi koyup, kapıdan
aldığım gazetemi masaya yaymam bir oldu..
Gazeteye bakınca, sürpriz keyfimin adeta bir telepati
olduğunu anladım.
Arkadaşlar ne zamandır özlediğim bir birinci sayfa
yapmışlardı. Manşette nihayet bir siyasi kavga değil, tüm ülkeyi,
bu ülkede yaşayan her vatandaşa, gurur, neşe ve hepsinden önemlisi
"Umut" veren bir haber vardı..
"Enkazdan şampiyonluk kürsüsüne" başlıklı haber Taekwando Dünya
Şampiyonu olan Nur Tatar Askari'nin öyküsüydü ve Erhan Öztürk
kardeşim, harika bir "Haber Hikâyesi" yazmıştı..
Nur'un Van depreminde enkaza dönen evlerinden, dünya
şampiyonluğuna gidişinin hikâyesini yazmıştı.
Yazıyı bir nefeste yutar gibi okudum.. Sonra başa döndüm.. Bu
defa sindire sindire, tadını ala ala, keyfini çıkara çıkara bir
daha okudum..
Nur'un Dünya Şampiyonasında, hele bu sporu icat eden Güney
Koreli'yi yenerek kazandığı altın madalya gururumuzdu.
Ulusal..
Vanlı olduğunu öğrenmem, özel bir keyif oldu benim için..
Hemşerim sayılır, muzaffer şampiyon.. Benim ilkokul öncesi yıllarım
Van'da geçti. Ora insanının vefakâr, cefakâr ve fedakârlığını çok
iyi bilirim. Yarı Vanlı sayılırım.
En güzeli, Nur'un sözleriydi..
"Madalyam Türkiye'ye armağan olsun.