Sabah, Nişantaşı'ndayken, Feyziye Mektepleri Vakfı, Işık
Nişantaşı Lisesi hemen karşımızdaydı. Bir de Sevgili Asuman Hanım
vardı, vakfın basın işlerine bakan.. Hemen her gün uğrar, hemen her
gün lisenin, ya da üniversitenin bir etkinliğini haber verirdi.
Gençlerin yaptıklarını izlemeye ve yazmaya öteden beri fevkalade
meraklı olduğumdan koşar giderdim. Sadece Nişantaşı değil, Maslak,
hatta Şile kampüslerine gittim.. Sonra biz Balmumcu'ya taşındık.
Asuman Hanım emekli oldu.. İlişki koptu.. Yıllar yılı görmedim,
duymadım, yaz- madım..
Ta ki, Sevgili Cengiz Çevik arayana kadar.. Cengiz, bizim Ali
Kocatepe'ye de vokalistlik yapan bir "Mektepli" sanatçı.. "Hıncal
Ağabey, Feyziye Mektepleri Vakfı Erenköy Işık Lisesi ve Fen
Lisesi Tiyatro ve Müzikal Topluluğu olarak Lüküs Hayat'ı
hazırladık. Bekliyoruz" dedi..
Erenköy kampüsüne hiç gitmemiştim.. Koştum tabii.. O civarlarda
oturan Aydoğan Ablamı da alarak.. Aydo, okurlar bilir, hani "Paşa
Dayımın Kirazları" kitabına isim olan yazımda anlattığım Aşir Atlı
Paşa'nın kızı.. Lüküs Hayat'ı Hazım'dan izlemiş bir kuşaktan.
Tiyatro ve müzikallere özel meraklı, yani..
Perdenin açıldığı andan itibaren, bir lise temsili değil, her şeyi
ile profesyonel bir etkinlikle karşı karşıya olduğumuzu hissettik,
Aydo ile.. Playbacksiz, canlı müzik, canlı söylenen şarkılar..
Enfes bir dekor, olağanüstü giysiler, eğlenceli danslar ve birinci
sınıf oyunculuk..
Müzikali sahneye koyan Cengiz "Her gün saatlerce, toplam aylarca
çalıştık" dedi. Canını çıkarmış çocukların.. Ama böyle bir başarıya
da ancak, böyle çalışmayla ulaşılır.
Nasıl mutlu oldum, harikalar yaratan gençleri izlerken..