Devlet Konservatuarının en yetenekli öğrencilerinden biriydi.
Devlet Tiyatroları'nın gelmiş geçmiş en büyük oyuncu ve
yönetmenlerinden Cüneyt Bey (Gökçer) onu daha okurken keşfetti ve o
yıllar sahneye konduğu tüm ülkelerde olay yaratan Equus/
Küheylan'da baş role çıkardı.
Ordaydım.. Genç adam harikalar yarattı.. Hem de Cüneyt Gökçer gibi
bir dağın karşısında..
"Bir yıldız doğuyor" diye yazdım, çalıştığım Yankı dergisinde.. O
yıldız tiyatro için doğmadı.
Egemen Bostancı Usta'nın birkaç müzikalinde küçük rollerde
göründükten sonra, televizyona geçti. Para ordaydı çünkü.. Sunucu
oldu.. İyi para kazandı ama, olduğu yerde de kaldı..
Hep ayni tip, hep ayni jestler ve mimikler.. Kolaydı çünkü. Hiç
yorulmadan yıllarca çok iyi paralar kazandı.
Hala da kazanıyor, eskisi kadar olmasa da.. Çünkü adı artık bir
programı kurtarmaya yetmiyor.. İdare ediyor işte..
M. Ali Erbil'den söz ediyorum..
Altın Kelebek Ödülleri'nde aday gösterilmiş, "En İyi Erkek Sunucu"
dalında. Kazanamamış..
Dün bizim gazetede okudum.
Diyor ki..
"40 yıllık Mehmet Ali Erbil'i aday gösterip ödül vermiyorsan o
listeye de adımı yazmayacaksın. Ödül törenini hayretler içerisinde
izledim. Haksızlık yapıldığını düşündüğüm için geçmişte aldığım
ödülleri iade edebilirim.." Egonun ve egoizmin büyüklüğüne bakar
mısınız?.
Halk oylaması ile yapılan bir seçimde M.
Ali Erbil'i aday gösterirken "Ama ya kazanmazsa..
Adama ayıp olur" diye düşüneceksin ve adını yazmayacaksın..
Yazdıysan, seçim sonuçlarıyla oynayıp M.Ali'yi birinci
çıkaracaksın, "Ayıp olmasın" diye..
Yok yahu!.