Ölüme inanırız da, beklemeyiz.
Bedene bütün belirtiler iner de, konduramayız.
"Allah'tan umut kesilmez" avutması, yaşama tutunmanın
kaçınılmazlığıdır.
Yaş 81...
Lütfedilen bir ömrün kıyıcığına vardı.
Geriye ne kaldı, belli mi?...
Belli...
Az kaldı.
Tek sevincim, giderken bir mikroba değil, doğanın mutlakiyeti ecele
yenilmek.
Artık sıramızı savmak için ağaçlara, kurtlara, kuşlara, sevenlere,
kızanlara hadi eyvallah diyeceğiz.
Bu anıların yayınlanması sonrasında zaman elverirse, gideceğimiz
son yeri ve dostlarla son buluşmayı da kendimce nakışlayacağım.
Ölümüm de yaşadığım gibi olsun.
Varacağımız yeri önceden bilmek, yani görücü usulü ölmemek. Hacı
Bektaş'ta İlhan Selçuk, Turhan Selçuk dostların yattıkları yerde,
düşündüğümce önceden yapılmış bir mezar... Öyle şatafat, görkem
değil, yalın sade bir son mekan...
Ve nerede ölürsek, son yolculuğa, dostlarımızın zamanları uyarsa,
elleri ne kadar değerse, bir veda beraberliği...
Kimse ölümüme üzülmesin.
Hele sevenlerim hiç ağlamasınlar isterim.
Dostlarım, yol boyu ansınlar beni. Ve gömü işim bitince, dönerken
saz ustalarının eşliğinde, Hacı Bektaş'ta gönüllerince bir akşam
yemeği yesinler.
Uyarına gelirse toprağa bıraktıkları yerde, mezarımın başında
flütlü, kemanlı, gitarlı minik bir dinleti olsun.
Hüzün dağılsın.
Hüzün sıvaşmasın dostlarıma.
Ve ben ola ki duyarım o konseri...
Üstümü örten toprağın içindeki tüm canlılar ve dahi komşularım
duyarlar.
"Hoş geldin!" derler. "Hoş geldik!" deriz.
***
Vasiyet gibi değil mi?. Biraz öyle.. Ama işin aslı.. Bunlar Tanju
Cılızoğlu'nun son kitabı "İyi Yaşadım"ın son sözleri..
Tanju Cılızoğlu benim en yakın dostlarımın başında geliyordu Ankara
yıllarında..
O zaman "Gazeteler, gazete" yapardı. O zaman iç ve dış siyasetin
merkezi Ankara'da müthiş gazeteciler barındıran Ankara büroları
vardı..
Bir süre ayni çatı altında çalıştığımız Tanju en önde
gelenlerdendi. O zamanki Eşi Seçkin de (Selvi) sanat yazarı
gazeteciydi.