***
Ertuğrul Akyüz genç bir ressam. Bir seyahat
acentesine gidiyor, Londra Turu'na katılmak için. Bakıyor orda
Çernobil Turu da var. Son anda karar değiştirip Çernobil'e
gidiyor..
İyi bilirim Çernobil'i.. Dünya bilir ya.. Sovyetler zamanı, 1986'da
Çernobil'deki nükleer santralde patlama olmuş ve bizim Karadeniz
kıyılarına dek radyasyon yayılmıştı. Sovyet yönetimi yöreye
insanların girmesini önlemek için askeri birliklerle etrafını
çevirme kararı aldı. Kendi askerine kıyamadığı için başka bir
Demirperde ülkesi Bulgaristan'dan bir alay istedi. Bulgarlar da,
Türk asıllılardan bir alay oluşturup gönderdiler..
Yıllar sonra, Türkiye'ye göçmelerine izin verilenler arasında,
benim korumam Mehmet de vardı.. Mehmet'in
bacağında da, dizi ile ayak bileği arasında kocaman ve iyileşmez
bir kanser yarası.. Çernobil damgası yani..
Bizim Frankfurtlu Dr. Erdoğan gördü ve bir merhem yolladı da yara
kontrol altına alındı. Mehmet emekli oldu, ama hâlâ doktor o
merhemi yolluyor..
..Ve Mehmet, Çernobil'den ucuz kurtulanlardan..
Bu resimlerin beni dondurma sebebi o işte.. Ertuğrul'un...