Eğer, bir Fransız, bir İtalyan, bir Alman, ya da İngiliz köyünde, bir sabah mevsimlik işçileri taşıyan bir üstü açık kamyonet devrilse ve 15 kadın ve çocuk ölseydi, öğleye kalmaz İçişleri Bakanı istifa ederdi.
Bu dediğim ülkelerde, böyle cinayet gibi kazalar, işte bu yüzden olmuyor..
İçişleri Bakanından başlayarak, o kazanın olduğu ilin valisi, ilçenin kaymakamı, yolların ve insanların güvenliğini sağlayan polis ve jandarma sorumluları dahil, hepsi sürüm sürüm sürüneceklerini bilir, kendi bölgelerinde kuş uçmaz denetimler yaparlar, hele böyle mevsimlik işçi dönemlerinde sabahın köründe yollara dökülürlerdi, çünkü..
Kimse hayvan taşımanın bile suç olduğu koşullarda insan taşımaya cesaret edemezdi.
Bu, bu ülkedeki kaçıncı mevsimlik işçi katliamı?.
Üç otuz para için insanları topla.. Üstü açık kamyonlara doldur ve öldür..
Bunu yapanların IŞİD'den farkı var mı?.
O zaman göz yumanlar ne oluyor?.
Bu ülkede otobüslerde bile emniyet kemeri zorunlu iken, ne kemeri, üstü açık kamyonda, en küçük kaza "Ölüm" demekken, hayvan taşır gibi insan taşımak ne demek?.
Buna nasıl göz yumar, nasıl izin verirsiniz?.
Verirler.. Çünkü, bu ülkenin medyası, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde.. İçişleri Bakanı da bilir medyayı.. Vali, Kaymakam ve o köyden sorumlu Jandarma Kumandanı da..
Bu medyanın aldırmazlığını da bilirler, balık hafızasını da.. İki gün yazıp, yeni kazaya kadar her şeyi unutacağını ve kimseden hesap sormayacağını da bilirler..