Coşkun Ağabey'le (Özarı, nurlar içinde yatsın) çok iyi
ahbaptık..
Futbolculuğundan tanışırdık zaten de, eskiler hani "İnsan insanı
seyahatte tanır" demişler ya.. Biz de, sağ olsun Galatasaray
sayesinde o kadar çok seyahat yaptık ki.. Gittiğimiz kenti Coşkun
Ağabey'le gezerdik. O da benim gibi alışverişe değil, kenti
görmeye, tanımaya meraklıydı çünkü. Tribünde de yan yana otururduk
zaten..
Bir gün sohbet ediyoruz.
Laf lafı açtı.. Konu antrenörlüğe geldi..
"İşler iyi giderken, takım tıkır tıkır işlerken, futbolcunun hocaya
ihtiyacı yoktur.
Sıkıntı başlayınca, tüm gayretlere rağmen tabela değişmeyince,
futbolcu kenara bakmaya başlar..
İşte o zaman antrenöre ihtiyaç doğar.. Hocanın iyisi de o zaman
anlaşılır.. Burada ilk adım, 'Güven'dir. Oyuncu kenara bakarken
'Hocamız şimdi bir hamle yapacak ve maçı çevirecek' diyorsa, hoca
bunu dedirtecek inancı vermişse, işin önemli kısmı çözülmüştür. Biz
Baba Gündüz'e öyle bakardık, içerden.."
Sonra bir anısını anlattı..
"Kazanmamız gereken bir maçtı. Üstelik kazanabileceğimiz bir maç..
Ama bir türlü istediğimiz oyunu kuramıyor, golümüzü atamıyorduk.
Çocukların bana bakmaya başladıklarını hissettim.. Hani bayılmak
üzere olan birine, tokat atılır ya.. Onu kendisine getirecek şok
etkisi yapsın diye.. Benim de onları şoke etmem gerekiyordu.
Oyuncu değiştirme işareti yaptım ve Metin Oktay'ı dışarı aldım..
Gol sıkıntısı çeken, maçın başından beri gol atamayan takımdan,
dünyanın gelmiş geçmiş en büyük golcülerinden birini çıkarmak..
İntihar hamlesi gibiydi.. Metin başta bütün stadyum şoke olmuştu
sanki.. Takımım hem de nasıl tokat yemiş gibiydi.
Puan kaybetsek ipe çekilirdim.. 'Gol atması gereken takımdan Metin
çıkar mı' diye.. Ama o şok etkisi için, kellemi ortaya koymaktan
çekinmedim. İstediğim etki gerçekleşti. Golü attık, maçı kazandık."
Daha evvel de köşemde okumuştur bu anıyı eski okurlar..
Bugün niye yazdığımı ama sanırım herkes anlamıştır.
Galatasaray, Bursa önünde 1-0 mağlupken ve bir türlü gol atamazken,
İgor hem de bayağı erken, daha saatler 60'lı dakikaları
gösterirken, iki değişiklik birden yaptı.. Sahada başta Rodriguez,
Ndiaye ve Tolga bir yığın felaket futbolcu varken, Galatasaray'ın
en iyileri ve İgor futbolunun temel adamları iki bek ve kanat adamı
Mariano ve Latovlevici'yi kenara aldı.
Dışarı çıkanlar da şaşkındı, yerlerine girenler de. Ekranda yakın
çekimde, Mariano'nun karara nasıl güldüğünü gördük.
Evde maçı birlikte izlediğim Galatasaraylı arkadaşlara "Bu İgor'un
intihar hamlesi" diye bağırdım. O ana kadar takımın en iyisi ve tüm
akınların başlatıcısı iki adamı oyundan alan Hoca için bulduğum en
hafif tabirdi bu..
Bursa'nın hocası karşı hamle yapmayı akıl edemedi.. Belli ki o da
şoke olmuştu..
Önce giren Feghouli, sonra da çıkarılmayan Tolga birer enfes gol
atarak, İgor'un çılgın hamlesinin başarıya ulaşmasını
sağladılar.
..Ve ben Coşkun Ağabeyin "Hocalık dersi"ni işte o zaman
hatırladım..
"Asla ümidini kesmeyeceksin.. Maça müdahale etmekte
gecikmeyeceksin.