Aşık İhsani, gazeteciliğimizin ilk yıllarının sevgili bir
dostuydu. Yıllardır peşinde koşup uğruna koşmalar düzdüğü sevgilisi
Güllüşah'a nihayet kavuşmuş, evlenmişlerdi.. 60'ların dünyaca ünlü
İlerici Aşık'ı idi.. "Dünyaca Ünlü"yü lafın gelişi
söylemiyorum.
Öldüğünde, Fransızların ünlü gazetesi Le Monde (Dünya) aynen şöyle
yazmıştı..
"... İhsani ile söz konusu olan başka şey. Bunu söylerken Bob
Dylan'ı, Joan Baez'i, Gospels'in politik olmuş kara derili
şarkılarını düşünüyorum. Ray Charles'ın ya da Johnny Hallyday'in
çığlık türküsü, Charlie Mingus'un yakarı türküsü, Bob Dylan ya da
Joan Baez'in yakınma türküsü, Leo Ferre, Georges Brassens'in
taşlama türküleri, İhsani sözlerindeki şiddetle
karşılaştırıldıklarında adeta çekingen kalırlar. Yalnızca Vietnam
Savaşı'na karşı koyan dünya ozanlarında görülen açık sözlü sertlik,
İhsani şiirinin ilk göze çarpan özelliğidir. İhsani bu öfkeyi, bu
sertliği halkına karşı olan her şeyi yermekte kullanıyor. Kibarlar
belki bu tondan inciniyorlar ama bu akım, bu hakaret rayına
oturmuştur..."
İhsani'nin mukayese edildiklerine bakar mısınız?.
Uygun bir günde yazacağım, Sunay Akın'ın son muhteşem şovunun ana
fikri "Hafızası olmayan milletler yok olmaya mahkumdur"du. Sunay,
kimleri, neleri unuttuğumu anlattı acı acı.. İşte bu İhsani'yi
bugün kaç kişi bilir, dersiniz..
Ben İhsani'yi yılbaşı öncesi bir haberi okurken hatırladım. Çaycuma
Milli Eğitim Müdürü okullara bir yazı göndermişti.. Diyordu
ki.