Sayın Ali Yerlikaya!. İstanbul'un yeni valisi!. İlimize hoş
geldiniz. Sefalar da getirirsiniz inşallah!.
Sizi elimde üç çiçekle konağınızda karşılamak isterdim. Olmadı.
Şimdi üç İstanbul Fotoğrafıyla "Hoş geldiniz" diyorum, köşemde,
İstanbul Halkı adına..
"Sefalar da getirirsiniz inşallah" deyişimi de açık söyleyeyim
Sayın Valim..
"İstanbul'a Devleti de getirirsiniz, İnşallah" demek
istiyorum!.
Bu kentte devlet kalmadı, Sayın Valim.. Çünkü sizden evvelki
valiler, bu devletin, bu milletin valileri olduklarını unuttular.
Makam odalarından sadece ve sadece Ankara'dan bir önemli şahıs
geldiğinde, ya da bir facia olup, TV kameraları olay yerine
yığıldığında çıktılar. Önemli zatın omuz başından bakarak
görüntülenmek için..
Valiler zerre umursamayınca, Emniyet Müdürleri de keka.. Odalarında
evrak imzalayarak, çay kahve eğlendiler. Onlar oturunca Trafik Şube
Müdürleri de kıllarını kıpırdatmadılar..
İstanbul dağ başına döndü Sayın Valim.. Siz bir dağ başına
geldiniz.. Devlet'in "D"sinin olmadığı bir dağ başına..
İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu durmadan çırpınıyor. Durmadan
kararnameler, genelgeler çıkarıyor. Kanun değiştiriyor hatta.. En
ileri teknolojiyi İstanbul'a dağıtıyor. "Sadece Trafik değil, her
türlü polis Trafik'ten de sorumludur" diye emirler yayınlıyor..
Aldıran yok Sayın Valim..
Vali'den başlayarak kimse bir alt makamını, kimse İstanbul'u
denetlemediği için hiç ama hiçbir şey değişmiyor..
İşte sunduğum üç resim bu dediklerimin kanıtı Sayın Valim!.
Buyrun.. Hem de bu ülkenin en büyük yayın organlarından Sabah/ atv
gurubunun, atv, ahaber, aspor, apara gibi dört kanalının kapısının
açıldığı Yıldız Ihlamur Caddesinden üç görüntü. Bu cadde, Nişantaşı
yöresini Boğaziçi Köprüsü'ne bağlayan bir arterdir üstelik ve hele
iş sonu saatlerinde, köprü yolu olduğu için felaket bir görüntü
oluşur..
Bu üç resim, 30 Ekim Salı günü, saat 17.00 sularında çekildi.
Caddede trafik akışının ne kadar önemli olduğunu bilen uzmanlar,
sol kenarda park etmeyi yasaklamışlar.. Nerdeyse 20 metrede bir
park yasağı levhası dikmişler. Dikmekle kalmamışlar. Hepsinin
tepesine EDS koymuşlar. Kamera yani.. Bunu da Park Yasağı
levhasının altına yazmışlar ki, ciddiye alınsın. Ortada polis
görünmese bile korkulsun.
Trafik Cezalarını artıran yeni yasa da yürürlüğe girmiş.
Yani Yasama işini yapmış. Yürütme her türlü önlemi almış.. Anayasal
üç güçten ikisi iş başında. Dördüncü güç medya da orda hazır her
an.. Ama manzara aynen bu Sayın Valim..
Hem de "Park Yasağı" ve "Burası EDS ile izleniyor" levhalarının
altına Devletle alay eden arabalar park etmiş duruyorlar, yol
boyu.. Bunlar sadece üçü.. İsterseniz 23 resim de yollarım.
Yol boyu levhalar.. Yol boyu EDS ve yol boyu park etmiş,
otomobiller, kamyonlar, servis arabalarıyla dolu bu cadde.. Hem de
en yoğun saatlerde.. Üç şeritli yol inmiş tek şeride.. Düğüm,
düğüm, kördüğüm..
..Ve orda atv sabah yayın gurubu, ve orda Bahçeşehir Üniversitesi
olduğu için günde kaç yüz polis görev yapıyor, kaç polis aracı
geliyor geçiyor, tahmin edersiniz.
Caddede her şey var. Devlet yok!.
Bu Devletle alay değil de nedir, söyler misiniz Sayın Valim?.
İşte bu İstanbul'a "Hoş geldiniz" efendim!.
Lütfen Devleti de getiriniz ki, biz de hoş olalım.. Yıllar yıllar
sonra İstanbul halkı olarak biz de "Nihayet bize sahiplenen biri
çıktı" diyebilelim!.
Getiremiyorsanız, emir verin o levhaları söksünler.. Söksünler ki,
devletin yasakları, emirleriyle nasıl alay edildiği, hem de devlet
eliyle durmadan gözümüze sokulmasın. Devlet gitti, bari saygımız
kalsın.
Uygulatamayacağınız yasakları koymayın, koydurmayın lütfen, Sayın
Valim, Devlete saygı adına..
Soru soran medya mensuplarına da, bizahmet cevap yazsınlar.
Ya da bu büroyu kapayın ve hepsini kovun!.
Sorun onlara mesela Sayın Valim,
"Bu ülkenin en çok satan gazetesi Sabah'ta yazan Hıncal Uluç 'Valiye, vilayete onlarca, yüzlerce yazı yazdım. Yüzlerce soru sordum. Bir ama bir tekine cevap vermediler' iddiasında bulunuyor. Doğru mu?. Ona verdiğiniz yanıtları dosya yapıp bana getirin" deyin mesela.. Bir, tek bir A4 sayfası koyarlarsa, koyabilirlerse önünüze, sizin makamınıza gelip ellerinden öperek özür dileyeceğim.
Basın ile baş çavuşun eşeği arasındaki farkı, basın büronuz artık öğrenmeli, Sayın Valim!.
Ya görevlerini yapsınlar. Ya da benim vergilerimle keyif yapmaları bitsin.. Defolup gitsinler!.