Son üç günde, Devletin Gücü'nün ne olduğunu gösteren harika bir örnek yaşadık.
Önce Dördüncü Güç yazdı.. Sabah gazetesi muhabiri Murat Karaman, fevkalade trajik bir olayı, medyamızın çoktandır unuttuğu "Haber Hikâyesi" türünde, fevkalade ayrıntılı ve etkili kaleme aldı.. Bir başlık üç satırdan ibaret o lanet "Kompakt Haber" türünün dışına çıkarak.
Adana'da bir adam (Daha doğrusu herif-i naşerif) hapiste olan ağbisinin karısına tecavüz etmişti. Üç çocuklu genç kadın olayı Hatay'daki babasına haber vermiş, Adana'ya gelen babası önce saldırgan kardeşi polise şikâyet ederek yakalatmış, sonra kızını alıp, Hatay'a dönmüştü. Ne var ki dede, torunlarını kabul etmemiş "Onlara babalarının ailesi baksın" demişti.
Üç çocuk, 11 yaşındaki Berivan ve biri 4, öteki 8 yaşındaki iki kardeşi, annelerinden gözyaşları içinde ayrılmışlardı.
11 yaşında bu travmaları yaşayan, şimdi bir de iki minik kardeşinin sorumluluğunu yüklenmek zorunda kalan Berivan, sarıldığı annesinden koparılırken "Bizi bırakma, sensiz ne yaparız" diye haykırmıştı.
Sayfa editörü Sema Engez, Berivan'ın bu çığlığından muhteşem bir manşet çıkarmıştı.
"Berivan'ın suçu ne?." Dördüncü Güç'ten gelen bu soruyu, İkinci Güçteki muhatabı Aile Bakanı, Fatma Betül Sayan Kaya, daha o gün duydu. Fırladı Hatay'a gitti.
Olaya bizzat el koydu. Önce Dede'yi ikna etti, torunlarını annelerinden ayırmamaya.. Sonra Devletin gücünü ortaya koydu.
Anne Demet'e, başta Berivan üç çocuğu ile yaşayacağı evi Hatay'da devlet temin edecekti.
Aileye geçimlerini sağlayacak aylık bağlanacak, Demet anneye iş bulunacak, üç çocuğun eğitim masrafları karşılanacaktı.
Türk filmlerinde bile olmayacak kadar hızlı ve mutlu bir gelişmeydi bu..
Murat'ın haberini dün sabah, gene Sema'nın sayfasında okurken, gözlerim nemlendi. İçim, Fatma Bakanıma, minnet ve şükranla doldu.
Bunları, duygularımı yazmak için gazeteye geldiğimde, Yasemin, o Berivan'ın kaderini değiştiren manşeti atan editör kardeşim Sema Engez'den gelen emaili önüme koydu..
Onu da okumalısınız.. *** Sevgili Hıncal abi;
Elbette ki bugünkü yazınıza teşekkür etmek için size ulaştım... Ama bu satırları yazmamın gerçek sebebi, 'yüreğimin sesini' duymuş olmanız...
Ben bir kadın olarak Demet'in acısını, Berivan'ın travmasını gördüm o fotoğrafta. Bir kadının yaşayabileceği en ağır travmaları yaşıyordu Demet...
Tecavüze uğramıştı...
Kadın empatisiyle anlatayım size; yaşamak istemiyordur ki artık Demet... Utancından aynaya bile bakamıyordur ki şimdi... Utanç onun utancı değil elbette ama tecavüze uğrayan beden onun bedeni... Görmek istemiyordur ki yüzünü... Dokunmak istemiyordur ki tenine...
Bu travma yetmedi. 3 evladından da ayrı düştü... Daha nesi kaldı Demet'in?... Yazık olmadı mı Demet'e?... Daha beteri ölmek mi?
Bırakın ölmeyi Demet'in bedeni çoktan toprak oldu ki...
Ama siz hiç merak etmeyin kadın demek 'varoluş' demektir... Demet yeniden doğacak...
Bugünkü 'Duyun bu çığlığı' haberimizi de görmüşsünüzdür... Devlet onu yavrularına kavuşturup, sıcacık bir yuva açarsa, evlatlarının geleceğini güvence altına alırsa, Demet kadın yeniden 'can bulacak'... Demet'in 27 yaşındaki yüreği evlatlarının geleceği için yeniden atacak. Bu kez evlatlarıyla birlikte büyüyecek Demet...
Siz merak etmeyin Murat Karaman da Sabah yazı işleri de peşinde bu ailenin...
Demet'in de, Berivan'ın da, diğer iki yavrucağın da yüzü gülecek... *** Ben Sema'nın satırlarını okurken, Sema'nın sayfası, o yüzlerin hem de nasıl güldüğünü yazmıştı bile o sabah..
Bir kere daha, Teşekkürler Sema!.. Teşekkürler Murat!.
Medyanın gücünü gösterdiniz.
Teşekkürler Fatma Bakanım!.
Bu devletin isterse neleri, hem de nasıl hızla yapabilecek güçte olduğunu kanıtladınız. Dilerim diğer Bakan arkadaşlarınıza da örnek olursunuz..
Devletin bu gücüyle, ayni hızla çözülebilecek o kadar sorun, yıllardır yerli yerinde duruyor ki!.