Öteden beri yazarım.. "Bu ülkede Dördüncü Güç, Dördüncü güç
olsa, pek çok sorun çözülürdü..
Şikâyet ettiğimiz pek çok konunun sorumlusu, aslında birleşerek bu
işin üzerine gitmeyen medyadır!."
Dün sabah, gazetemizin Okur Temsilcisi İbrahim Altay'ın köşesinde,
medyanın bir araya gelince, kendisinden başlayarak neleri
düzeltebileceğinin örneğini okudunuz..
Yazın ortasıydı "Yetti artık" diye isyan ettiğim.. Bu ülkede
durmadan otobüs kazaları oluyor ve başta televizyonlar, kazayı
yapan firmaların adını gizlemek için çırpınıyorlardı. Haberlerde
otobüs firmasının adı geçmiyor, görüntülerde çekim açıları markayı
göstermeyecek şekilde ayarlanıyordu. Marka görüntüye girmişse, bu
defa yayınlanırken ya da basılırken buzlanıyordu.
Bu ülkenin göz bebeği, uluslararası gururu, bayrağımızı hem de
üzerinde güneş batmayarak dünyanın dört bir yanına taşıyan THY, her
kazada, geçiniz, meydandaki en küçük olayda, adıyla sanıyla teşhir
edilir, mesela tüm dünyada her gün, her saat olan en küçük rötarlar
bile, "Skandal" diye verilirken, otobüs firmalarının adı, el ve güç
birliği ile saklanıyordu..
"Ortak mısınız, korkak mı" diye yazmıştım, "Yeter" yazımda..
Kanal D Haber Müdürü de saçma sapan bir cevap vermişti..
"Ben RTÜK'ten korkarım" diye.. Oysa RTÜK sadece gizli reklamı
yasaklamıştı. Onlarca ölü veya yaralı olan kazada, marka göstermek
nasıl "Reklam" olurdu ki?.
Kaza yapan otobüsün markasını yazmak, aslında kazaların önlenmesi
yolunda önemli bir adımdı. Firmalar adlarının kazaya karışmasını
önlemek ve marka değerlerini korumak için hem otobüslerini, hem
sürücülerini daha iyi seçmek, kurallara daha iyi uymak zorunda
kalacaklardı.
Bu da kaza ve kayıp sayısını azaltacaktı.
Bu konu ile yıllardan beri savaşan Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk
Bildirici de, hemen devreye girdi.
İki karşıt siyasi eğilimdeki Hürriyet ve Sabah'ın iki yazarı olarak
el ele vermekten çekinmedik.
Gazetelerin farklı görüşlerde olmaları doğaldı. Bu yüzden zaten
bunca gazete vardı dünyada.. Ama farklı görüşlerde olmak kamunun
menfaati için el ele vermeyi önlememeliydi.
Bu buzlama, gizleme geleneğini yıllar önce nedense resmileştiren
Anadolu Ajansı'nın şimdiki Genel Müdürü Şenol Kazancı'nın da çok
olumlu tavrı ile ilk adımlar atıldı. Önce iki Milat kaydettik.
Anadolu Ajansı bültenlerinde kaza yapan otobüs firmalarının
adlarını yazmaya başladı. Ardından Emniyet Genel Müdürlüğü, basın
bülteninde ilk defa firma adı verdi.
Bu işler olurken, Faruk kolları sıvadı ve AA Genel Müdürü
Kazancı'nın görevlendirdiği AA Genel Yayın Yönetmeni Metin
Mutanoğlu ile işbirliği yaparak, tüm medyayı kapsayacak ortak bir
"Kaza Haberi Yazım Kılavuzu" hazırladılar.
Dün İbrahim köşesinde aynen yayınladı.