Dünyanın en yaygın ve saygın gazetelerinden The New York Times'ın "Seyahat eki" uzmanları, Dünyanın En Favori 12 Caddesini seçmiş ve anlatmışlardı. Bunlardan biri ve yazıya "Büyük bir hızla değişen İstanbul'un telaşından bir dünya uzaktaki İtfaiye Caddesi" diye manşet olan İstanbul İtfaiye Caddesi'ydi. New York Times'ın "Dünyanın ilk onikisine koyduğu bu caddeyi ilk defa duyuyordum.. Hemen İstanbul uzmanı, tarihçi yazarmız Radi Dikici Ustayı aradım.. "Bu caddeyi bir de sen yazar mısın" dedim. Kırmadı.. Üç bölümlük harika bir yazı, fotoğrafları ile ulaştı. İlk bölümü geçen hafta okumuştunuz. Bu ikincisi!..
***
Sadık Ekinci ile konuşurken bir caminin önünde duruyormuşum meğer, kapısı açık binadan içeri girenlerin namaz kıldığını görene kadar da eski bir konak zannetmiştim orayı. Yalnızca minik ve çok şirin bir bina değildi doğrusu, tarihçesi çok daha şaşırtıcıydı.
1612 yılında Şeyhülislam Sun'ullah Efendi tarafından yaptırılan cami, daha çok Hüsambey Camii olarak biliniyor. Bazı kayıtlarda 1662 yılında Kaptan Ali Paşa'nın babası Hüsameddin Efendi tarafından yaptırıldığı yer alıyor. Camiyi arkamızda bıraktık, yola devam ettik. Sırayla kasap, et lokantası, bir lokanta daha, bir kasap, bir baharatçı, bir büryan kebabı satan et lokantası daha derken, yürüyerek yolun sonuna (geçen yazımızda bahsettiğimiz Ümmü Gülsüm Camii'nin olduğu yere) geldik.
100 metrelik yolun sağında sıralanan tahminen sekiz dükkandan sadece biri kasap, diğerleri baharatçı idi. En baştaki oldukça büyük ve geniş dükkanda, sahiplerinden biri olduğunu tahmin ettiğim bir şahsa yanaşıp sordum.
"İtfaiye Caddesi nerede bitiyor?"