Nihat Özdemir'i yıllardan beri tanırım ve gerek insan, gerek işadamı olarak severim. Gazeteci olarak onu uzaktan izlerken, Kavaklıdere Tenis Kulübü'nde rakip olarak karşı karşıya geldik ilk kez. Kulübün yıllık gecesinde, kız kardeşim Serpil ve yakın arkadaşı Feyha, atölyelerinde bir kahve takımı boyamışlardı. Porselen boyama zor bir tekniktir, aslında. Ara ara Serpil'in atölyesine uğrar izlerdim onları.
İki arkadaş, fincanları, tepsisi, tabak ve şekerlikleriyle harika desenlerle boyamışlar takımı. Kulüp de açık artırmaya koymuş, gelir sağlamak için..
Önce kalabalık başladı artırma.. Sonra bir ben kaldım, bir de Nihat Bey.. O zamanlar Çankaya'da kooperatiften bir ev sahibi olmuşum..
Kira olmayınca, yazı başı 25 lira alıyorum, Yankı'dan ve Cumhuriyet'ten.. Bankada 10 bin liram var, biriktirdiğim.. 5 bine dek çıktım, o nefis seti evime götürmek için..
Ben "5 bin" der demez, hiç unutmam, Nihat Bey, "15...