Geçen pazar Tatil ekimizde Neslihan Can Konanç kardeşim, baba memleketim Balıkesir'in dünyalar güzeli Kaz Dağları'nı "Oksijen deposu ve efsaneler beşiği" diye anlatır ve tarif ederken "Kaz Dağları, hazin bir aşk hikayesi olan Hasan Boğuldu ve Sarıkız efsanelerinin yaşandığı coğrafya..
Burada buz gibi sularda yüzebilir, doğal ürünler alabilirsiniz" demişti. Keyifle okudum ve bu pazar Neslihan'ı devam ettirmek istedim.
Hasan Boğuldu, emsalsiz bir Türkmen Efsanesi'dir. Türk Hikayeciliğinin en önde gelen isimlerinden Sabahattin Ali, bu efsaneyi öyküleştirmişti.
İşte bugün pazar.. Hele deniz kenarındaysanız, uzanın şezlonga, kumlara bu enfes öyküyü okuyun..
Ufacık bir bahçesi varmış; yazın bostan, yeşillik eker, kışın el zeytini silkmeye gider, koca anasıyla yaşar dururmuş. Daha da pek genç imiş; hani bıyığı yeni terlemiş.
Anasından başka kadına göz kaldırıp bakmaz, düğünde, bayramda öbür delikanlılar gibi rakıya, oyuna katılmaz, kız gibi bir oğlanmış...
Pazarlara gidip bostan ne satınca da parasını getirir, anasına teslim edermiş.
Bizim obadan onu bilenler var da onlar söylüyorlar... Anam daha şuncağız çocukmuş...
İşte o zamanlar bizim Yüksekoba'dan Emine, Edremit pazarında bu Hasan'ı görmüş...
Anam Emine'yi bilirdi; sekiz yük balları varmış; babası ağaç devirip kereste yapar, anasıyla Emine de arılara bakarmış.
Dağ gibi bir kızmış. Danaları, inekleri, boynuzundan tutunca şu yana savuruverirmiş.
Bu geldiğimiz yolu iki saatte iner, üç saatte çıkarmış. Çocuklarla da pek oynar, obanın kızlarını ardına takınca ormanda koşturup terletir, sonra da hepsini bicik bicik yanaklarından öpermiş...
İşte bu Emine, Edremit pazarında Hasan'dan bostan almış; hani dağlık yerde pek kavun karpuz olmaz da onun için...
Hasan bostanları Emine'nin heybesine dol...