Muharrem İnce, yenilgiyi erken saatlerde kabul etmişti. Hem de,
partisinin sözcüsü Bülent Tezcan, hiçbir mantığa sığmaz
gerekçelerle tahriklerde ısrarla ve inatla devam ederken.
İnce bu tavrını sonuna dek sürdürdü. Seçimi kazanan Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ı da kutladı.
Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm millete seslenip, "Hepinizin
Başkanı olacağım. Bundan sonrası dostluk, kardeşlik ve birlik
olacaktır" dedi.
Parti Sözcüsü Mahir Ünal'ı, aylar sonra ilk defa kendisine çok
yakışan gülümsemesi içinde gördüm ekranda.
İnce'nin yaklaşımını kutladı. O da "Artık Birlik, beraberlik ve
kardeşlik" söylemine katıldı.
Ulusumuzun uzun zamandır özlemle beklediği tavırdı bu.. Gülümseyen
yüzler ve kardeşlik, fikirler ne kadar ayrı olursa olsun, kardeşlik
içeren sözler..
"İşte Türkiye, gerçekten Yeni Türkiye oluyor" dedim içimden,
milyonlar gibi..
Sonra "Yenilen pehlivan güreşe doymazmış" gibisinden Kemal
Kılıçdaroğlu denen zat ortaya çıktı.
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kutlayan Muharrem İnce'yi bitirdi.
Efendim Erdoğan şuymuş da, buymuş da.. Öyle birisi kutlanmazmış
da..
Peki ona oy veren bu ülkenin yüzde 52'si ne?. Ona oy veren
milyonlar bu ülkenin vatandaşı olarak hiç değilse demokratik
saygıyı hak etmiyorlar mı?.
Ulusun tümünün "Artık dostça, kardeşçe demokratik mücadele
umutları"nı yok etme hakkını nerden buluyorsun?.
Saçmaları devam etti..
"Bu seçimin tek mağlubu Ak Parti'dir" bile dedi.. İkinci mağlubu da
Muharrem İnce olarak ilan etti.
Onu dinlerken şaşkına döndüm..
"Ne istiyorsun sen Kılıçdaroğlu" diye bağırırdım, o salonda
olsaydım..
"Ne istiyorsun sen?. Kavga mı?. Durmadan kavga mı?. Asık suratlar,
küfürler mi?. Zaten iç ve dış terörle 40 yıldır savaşan ülkemde bir
de siyasi terör doğsun da sokak kavgaları mı başlasın?.. Bu nasıl
demokrasi anlayışıdır?. Demokrasi ile kavga, ille gırtlaklaşmak
mıdır?. "
Kaybede ede başı dönmüş liderin bu defa artık istifa edeceğini ve
CHP'ye yeni bir hareket getiren İnce'ye fırsat vereceğini sananlar
fena halde yanıldılar.
Kılıçdaroğlu kendi gözünün hem de nasıl "Küçük olsun benim olsun"
makamında olduğunu unutarak "Bizim partimizde makam meraklılarına
yer yok" dedi. Yeni Başkanı seçecek Kurultay'ı değil, Kılıçdaroğlu
muhaliflerini (Ki aralarında bölgesinde CHP'ye yıllar sonra ilk
defa milletvekilliği getirenler var) ihraç etmek üzere Parti
Meclisi'ni (PM) toplantıya çağırdı.
"Demokrasi el kaldır, el indir rejimi değildir" diyen
Kılıçdaroğlu'nun Meclis'teki "CHP Usulü Demokrasi"yi bugün
göreceğiz.
Bu arada, İnce'ye yönelik sitem ve eleştirilerin de altına imza
atıyorum.
TRT muhabirlerini toplantısından çıkarması, İsmail Küçükkaya'ya,
"Gazetecilik, sadece Gazetecilik yapan" İsmail Küçükkaya'ya tavrı
iki muhteşem gaftı. Ona hiç yakışmadı.
TRT muhabirleri Fox Haber Sunucusuna bunu yapanların "Fikir
Özgürlüğü" üzerinde konuşma ve eleştiri hakkı olur mu, Sayın
İnce?.
TRT muhabirlerinden özür dilediniz. İsmail'den de dileyin, fazla
gecikmeden!.
"Gazeteciden dost olmaz" lafınız çirkin bir benzetmeydi. Ayıdan
post'u hatırlatan.. Yakıştı mı?.
"Dünle beraber
Gitti cancağızım
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım
Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım.."
Ülke yönetiminde sorumluluk sahibi olanlar!.
Siz millete, güler yüz, tatlı söz, "Barış, Birlik Kardeşlik" isteyen millete karşı sorumlusunuz. Tahriklere kapılıp, harika başlangıcınızdan vazgeçmeyin. Seçim sonrası anında ilan ettiğiniz yoldan yürümeye devam edin..
Kem söz sahibine aittir, unutmayın..