Kilis Müftüsü dedem, Muharrem Efendi, şöhreti İslam alemine
yayılmış bir din alimiydi. Büyüdüğüm evimize sık sık, Arap
dünyasından, en başta da Suudi Arabistan'dan heyetler gelirdi.
Konuklar, dedemden, Kutsal Kitabımızla ilgili yorumlar isterler,
zaman zaman da doğruluğundan şüpheye düşülen Hadislerin sahihliğini
danışırlardı. Bu da önemliydi. Çünkü peygamberimize ait oluğu
rivayet edilen 1.5 milyona yakın hadis, ağızdan ağıza dolaşırken,
bugün ulema tarafından sahihliği kabul edilen hadis sayısı 30 bin
civarındadır.
Padişah tarafından Şeyhül İslamlık teklif edilen dedem "Ben
memleketimden ayrılmam" diye Kilis'i terk etmemişti. İstiklal
Savaşı'nda, Kilis ve Antepli mücahitlerin -ki iki büyük dayım da
aralarındaydı- bizim ev, Fransızlara direnenlerin karargahı
gibiydi, dayımlar anlatırdı.
İlkokuldayken dedem bana, Kuran-ı Kerim'in Türkçe mealini okumamı
söylemişti. "Merak ettiğin her sorunun yanıtını orda bulacaksın"
demişti..
"Dinimizi, öteki dinlerden ayıran en büyük özellik, bizde ruhban
sınıfı yoktur. Yani İslam'da Yüce Allah ile biz kulları arasına
kimse giremez. Her şey kitapta yazılıdır. Onu oku.. Kur'an zaten
'Oku' demek.."