Ömrünü adadığı Kütahyası'nda kıymetini bilmediler de ondan..
Bu söz bana ait değil.. Haberi veren yerel Kütahya Postası gazetesinin manşeti aynen böyleydi. Yanda resmini de görüyorsunuz..
"Kütahya değerini bilmedi.
Sıtkı Usta Kütahya'ya ve çevresindeki Frig Vadisi'ne tapıyordu.. Amacı bu tarih, doğa ve sağlık hazinesini dünyaya tanıtmaktı.
"Hıncal Bey, bu Frig Vadisi ve bu Kütahya Türkiye'yi besler. Dünyanın en zengin turistleri, tarihi yaşamak, hayat veren sularında kanser dahil iyileşmek ve dünya güzeli bir doğada yaşamak için buraya gelirler" demiş ve dediklerinin hepsini de bana, 10 gün boyu gezdirmişti. Aklım uçmuş, günlerce yazmıştım. Usta, en ünlü iş adamlarını da getirmiş, gezdirmişti oraları..
Böyle bir evladına Kütahya halkı tapar değil mi?. Siz öyle sanın.. Hâlâ bilmem, hâlâ anlayamam. Onlar Sıtkı Usta'dan nefret ettiler.. Kaçırmak için ellerinden geleni yaptılar. Eskişehir Yolu üzerindeki sergi ve satış dükkânı ve yanındaki minik kahveyi kapattırmak için ihbar üzerine ihbar yaptılar. Yol otobana dönerken, dükkân çukurda kaldı. Karayolları dükkâna geçiş vermedi..
Sıtkı Usta'nın kızı, Nida, kendi imkânlarıyla bir yan yol yaptı. Otobanın altından geçen tünel Sofça köyüne dönerken, sağa ayrımla, Sıtkı kahvesi ve sergisine geliyordu. O yolun başına "Girilmez" işareti kondu. Bu yaz Kütahya'ya giderken, "Dükkân ne durumda" diye merak ettiğimden gitmek istedim. O "Girilmez" yola kaçak girdim. Başka yol yoktu çünkü.. Hâlâ emniyete ve jandarmaya "Yıkın, kapatın" ihbarları yağıyor.
Sıtkı Usta'nın öldüğü gün, yedi yıl evvel, o zaman Başbakan olan Sayın Tayyip Erdoğan aramış "Üzüntünüzü hafifletmez ama bu sabah aileyi arayıp, baş sağlığı diledikten sonra, Vali ve Belediye Başkanı ile konuştum ve 'Sıtkı Usta Müzesi derhal açılsın' diye talimat verdim" demişti. O talimata rağmen engellenen müze, yedi yıl sonra açılabildi. Ama ondan sonra da baltalandı. Müze, çiniden ve Sıtkı Ustadan habersiz bir delikanlıya emanet edildi. Geldikçe açılıyor, yemeğe falan çıkınca kapanıyor, delikanlı ziyaretçilerin her dediğine "Hayır" diyordu. Müzeye gelen turist otobüslerinin beklediği otopark iptal edildi. Müzeye giden yol, tüm turizm sezonu boyu tamir bahanesiyle kazılı durdu. Nida, müzenin yanında açtığı Sıtkı Usta sergi ve satış dükkânını kapatmak zorunda bırakıldı.
..Ve sonunda, benim başından beri söylediğim "Doğru"ya gelindi. Sıtkı Usta'ya da söylemiştim.. "Bu Kütahya'yı unut. Sofça Köyündeki dükkânının beş kilometre ötesi Eskişehir il sınırı. O tarafa taşın. Büyük sanatsever Yılmaz Büyükerşen Hocam, yoluna kırmızı halı döşer" demiş ama ustamı Kütahyası'ndan ayıramamıştım.
Sonunda kızı, Sıtkı II imzası ile babasının yolunda yürüyen Nida olmayacak duaya amin demekten vazgeçti ve Eskişehir Tepebaşı İlçe Başkanı Ahmet Ataç kollarını sonuna dek açınca "Evet" dedi.
Neler mi oldu, Yedinci Ölüm Yıldönümünde..
Sözü Kütahya Postası gazetesindeki manşet haberine bırakıyorum.
Tarih 17 Kasım Cuma!. Yani dün!.. *** 7 yıl önce hayata gözlerini yuman dünyaca ünlü çini ustası, "Çininin Picassosu Sıtkı Olçar için anma törenleri bu yıl Eskişehir'de yapıldı. Eserleri ölmeden önce dünya müzelerine giren ilk Türk sanatçısı olan ve yaşarken Unesco tarafından Yaşayan Kültür Mirası ilan edilen Olçar için hazırlanan özel programa çok sayıda insan katıldı.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın ev sahipliğinde Nida Olçar ile ortak hazırlanan program kapsamında Nida Olçar'ın Kütahya'dan taşıdığı atölye, "Eskişehir Sıtkı Atölyesi" adıyla açıldı ve ardından "Geçmişten Günümüze Çini Sergisi"ne geçildi.
Düzenlenen açılış kokteylinde Sıtkı Usta'nın belgeseli yayınlandı.
Sıtkı Olçar'ın kızı, Kültür Bakanlığı sanatçısı Nida Olçar, yaptığı konuşmada katılanlara teşekkür ederek "Bir babanın yokluğu çok zor. Bizler onu eserleriyle yaşatmaya çalışıyoruz. 'Geçmişten Günümüze Çini Sanatı' isimli sergimizde Sıtkı Usta'nın 47 eserine yer verdik. Bunun yanında 32 tane de benim Sıtkı II imzalı çalışmam var. Bu sergi Down sendromla kardeşlerimiz için.. Tepebaşı Belediye Başkanımız hizmette sınırın olmadığını bizlere gösterdi. Kütahya'da düzenlediğimiz etkinliklerde verdiği katkılarla da dostluğunu fazlasıyla göstermişti. Kendisine çok teşekkür ederim" dedi.
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Olçar'ın ülkemizi dünyaya tanıttığını ifade ederek ustanın eserlerinin onun izinde gidenler tarafından önümüzdeki dönemlere aktarılacağını söyledi.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da Sıtkı Olçar'ın sanatı ve insani yönü ile çok farklı bir kişilik olduğunu ifade etti. Olçar'ın kıymetinin bilinmesi gerektiğini söyledi ve "Bugün böyle bir sergi ile kendisini andık. Nida'yı çok farklı bir yere koyuyorum. Kendisi ile çok güzel projeler yapacağız. Çok da başarılı olacak. Birtakım yerlere de mesaj vermemiz lazım. Babasının da kıymetini anlamadılar, kızının da kıymetini anlamadılar. Ama Eskişehir her ikisinin de kıymetini çok iyi bilecek. Kapılarımız onlara açık. Güzel şeyler yapacağız birlikte. Değerli çini sanatçısını Eskişehir'de görmekten dolayı çok mutlu oldum. Sıtkı Ustamız hep yaşayacak aramızda olacak" dedi.
Sergi açılışına Kütahya Çiniciler Odası Başkanı Sadık Erilbaylı, Güral Porselen İcra kurulu Başkanı Naci Pekcan, Ustanın büyük dostu Yaşar Kemal'in eşi Ayşe Baban, Prof. Dr. Kenan Mortan, Japon Araştırmacı-Yazar Yumiko Kase, Koleksiyoner Feryal Özensel, Kültür Bakanlığı temsilcileri, Eskişehir, Kütahya, Ankara ve İstanbul'dan iş ve sanat dünyasından birçok isim katıldı. Sergi 25 Kasım'a kadar açık olacak.
Japon araştırmacı yazar Yumiko Kase, Kütahya'ya da gelerek Usta'nın mezarını ziyaret etti. Çiçek bırakan ve dua eden yazar, Usta ile dostluklarının 2002 yılına dayandığını söyleyip "Kendisi biz Japon Çinicilere ve araştırmacılara çok yardımcı oldu. En iyi dostlarımızdan biridir. 7 yıldır mezarına gelirim. Şimdi kızı Nida ile sürekli görüşüyoruz. O da babasından aldığı bayrağı en iyi şekilde taşıyor" dedi.