Mustafa Denizli Hocam'la 80'li yıllardan beri kardeş gibiyizdir.
Sevgili Jülyet'le evliyken, bütün tatillerimde onların Ilıca'daki
evlerine çok yakın Turban Oteli'nde (Şimdi yerinde Sheraton var)
kalırdım. Ama günümü evde ya da beraber yaptığımız programlarla
geçirirdik. Geceleri de, o harikulade Çeşme Festivali için önceleri
antik kaleye, sonra bu festival için inşa edilen açık hava
tiyatrosuna giderdik.
Kışları ise Jülyet İstanbul'a gelmek istemediği
için, iki bekâr gibi beraber olurduk. Ben aylık Erkekçe'yi
yönettiğimden öğleden sonraları genelde boş olur, Florya'ya
giderdim. Akşam da dışarıda yemek yerdik. Sonra Hocam'ı peşime
takar, tiyatro, konser, opera, hatta sergi gibi etkinliklere
götürürdüm.
Bizi devamlı birlikte görenler, benim için "Akıl
Hocası" derlerdi. Oysa Hocam'la biz futbolu genel
olarak konuşur, Galatasaray özelinde asla laf etmezdik..
Hocam'a faydam oldu olmasına.. İşte o götürdüğüm sanat
olaylarıyla ufku açıldı.. Benim açıldığı gibi.. Görüş
açısı genişledi. Vizyonu büyüdü.. Bu katkım, dostlarımın,
yardımcılarımın hemen hepsine olmuştur...