Aradan 8 yıl geçmişti. Kutsal emanetlerin Perslerin elinde
olması Hıristiyan alemi için kanayan bir yaraydı. Her türlü
hazırlıklarını tamamlayan Heraklius 4 Nisan 622 Pazar günü Pers
seferine çıktı. Trakya ordusundan gelen birlikler daha önce yola
çıkmış, Armenikum ve Anatolikan Temaları ordularıyla birlikte
Euchaita'da (Çorum Beyözü köyü) birleşmişlerdi. İmparator oraya
ulaştıktan sonra üç ordu birlikleri iki aylık sıkı bir hazırlık
devresine girdiler. Yapılan manevralardan sonra imparator tatmin
olunca yola çıkmaya karar verdiler.
Pers ordusu Şahbaraz'ın komutasındaydı. İki ordu Kapadokya
yakınlarında karşı karşıya geldiler. İki gün süren savaş sonunda
Pers ordusu savaşı kaybetti.
Heraklius, önce Ermenistan sonra Azerbaycan'a doğru yürüdü. Orada
Ganzak şehrinde II. Hüsrev'in muhteşem bir sarayı vardı. Kutsal
emanetler orada olmalı diye düşündü. Pers ordusundan herhangi bir
iz yoktu. Çatışma olmadan 626 yılında şehre girdiler. II. Hüsrev'in
bu muhteşem sarayındaki altından yapılmış değerli eşyalar
alındıktan sonra her yer yakılıp yıkıldı. Halkın önemli bir kısmı
bu savaşın kurbanı oldu.
Heraklius bir bakıma Perslerin 614'te Kudüs'te yaptıklarının öcünü
almış oldu. Ancak kutsal haç ve kutsal emanetler orada değildi.
Daha sonra yapılan tüm savaşları Heraklius kazandı.
Sonunda anlaşıldı ki, kutsal emanetler ve kutsal haç Bağdat'ın
yakınlarındaki Pers başkenti Ctestiphon'daydı. Ama oraya varmak
için bir çölü geçmek gerekiyordu.
Oysa 363 yılında İmparator Julianus (361-363) bunu
başaramamıştı.
Heraklius tüm kaybedilen şehirleri, Kudüs dahil ele geçirdi. Holy
Sepulchre Kilisesi dahil büyük bir inşaat faaliyetine girişti. Ama
kutsal emanetler hala Perslilerin elindeydi. O sırada gelen
istihbarat raporlarından anlaşıldığına göre Pers ordusunda herhangi
bir hareketlilik yoktu. Çok gizli kaydıyla imparatora arz edilen
bir raporda ise, artık iyice yaşlanan II. Hüsrev'e karşı içeriden
bir darbe olması ihtimalinden bahsediliyordu.
Artık geri dönme zamanı gelmişti. Heraklius,