Yıllar önce.. Tatillerimi Köln ve Aachen'de geçiriyorum. Orada harika bir Türk gurubu var. Öğrenci olarak gelmişler, sonra kalmışlar.. Çok yakın iki kentteler ve her hafta sonu buluşuyorlar.
Genelde Aachen'da.. Çünkü orası Hollanda ve Belçika'yla iç içe. Bu iki ülke de, diskoları, gece kulüpleriyle eğlencenin belini kırıyor.
Ben genelde Köln'de kalıyorum. Bir hafta sonunu daha Aachen'da geçirdik. Köln'e nurlar içinde yatsın genç yaşta kaybettiğimiz Mehmet Bari'nin evine bırakacak Taş Kafa Vural beni.. Onu da genç yaşta yitirdik.. Köln çevre yoluna girdik. Hemen ilerde sola saparsak, Mehmet'in evi yüz metre.. Ama oradan giriş yasak.. 2 kilometre falan gideceğiz. Giriş orası. Sonra 2 kilometre dönüş.. Sabahın dördü falan.
Etrafta in cin yok.. Vural üşendi. Gitmedi, "Yasak"tan saptı.. Evin önüne geldik, park ediyoruz ki, gökten bir motosikletli polis düştü.
Niye orda trafik suçu işlenmiyor sanıyorsunuz?.
Çünkü adamlar her zaman her yerde.. Görmeseniz bile ordalar, bir köşeden çıkıyorlar..
Polis asık suratla Vural'a yaklaştı..
"Biraz evvel yolun başındaydım. Girişte 'Sola dönülmez' işareti vardı, gördüm" dedi..
Vural anında cevap verdi..
"Ben dönerken de ordaydı. Ben de gördüm.." Polis kahkahayı bastı.. "Sabah sabah güldürdün beni.
Hadi yürü git" dedi... "Bir daha yapma sakın" diye tembihleyerek..
Hangi polis bu?. Alman Polisi düşünebiliyor musunuz?.
Düşünemeyenler için anlatayım..
Mehmet kardeşim beni Düsseldorf hava alanından aldı, Köln'e gidiyoruz, otobanda..
Hız limitinin en üstünde 120 ile gidiyoruz.
Birden solumuzdan "Vınnn" diye bir şey geçti.. 120 ile gidiyoruz..Adam solumuzdan vınlıyor.. En az 180 olmalı, derken, bir vınnn daha.. Bu defa polis arabası peşinde.. İkisi de gözden kayboldu.. Biz 15 dakika falan gittik ki, trafik kesilmiş.. Durduk.. Herkes inmiş. Biz de indik.. Yerler tuzla buz olmuş iki arabanın parçalarıyla dolu..
180'le kaçan arabanın önüne kırmış polis, 200'le gidip.. Yakalayacak ve durduracak ya..
İkisi polis 5 ölü var!.
İşte o Alman Polisi, Vural'ın şakasına güldü ve bizi bağışladı..
Mizah'ın gücü bu..
Sabah kahvemi içerken, Mevlüt Kardeşimi (Tezel) okuyorum.
"Nikâh Memuru haklı" demiş başlıkta.. Hafta sonu okuduğumda beni deliye döndüren bir Nikâh Memuru vardı. Bir masum ve hep yapılan şaka uğruna, gençlerin en mutlu gününü piç eden, hem de nasıl , hoşgörüsüz, neşesiz, mizahsız lanet bürokrat kafası..