Muhammed Ali, bugün doğduğu kent Louisville/ Kentucky'de dünya
liderlerinin katıldığı bir törenle uğurlanıyor..
Öldüğü andan bu yana, yapılmadık TV programı, yazılmadık yazı
kalmadı.. Dinlediniz, okudunuz..
Benim gibi.. Ben tek kelime etmedim.. Sadece okudum.
Yabancı basında çıkanları da okudum..
Sonunda size bunlardan birini, en ilginç bulduğumu nakletmeye karar
verdim..
Geçen yıl "Complete Muhammed Ali" kitabını yazan Amerikalı İshmael
Reed'in The New York Times'da çıkan makalesi bu..
İshmael Reed, çok renkli bir Amerikalı..
Şair, hikayeci, araştırmacı, şarkı sözü ve oyun yazarı, editör,
yayıncı. Amerikan Politik kültürünü alaya alan mizahi yazıları,
politik ve kültürel muhalifliği ile ünlü.. Özellikle dışlanan ve
boşlanan insanları, başta zencileri savundu hep. İnsanların
orijinlerine göre ayrım görmesine hep karşı çıktı..
Reed'in "Tapınılan, kahramanlaştırılan Ali" başlıklı yazısı
şöyle..
***
Geçen cuma, 74 yaşında ölen Muhammed Ali, tüm zamanların en iyi
boksörü, ama ayni zamanda çok derin bir insandı.
Kırılgan ve zayıftı. Her insan gibi zaafları da vardı. Fiziksel
olarak da, tehlikelere açıktı. Doktorları daha işin başındayken onu
ve antrenörlerini uyarmış, "İdmanlarda çok yumruk yediriyorsunuz,
yapmayın" demişlerdi.
Dinlemedi. Etrafındaki kimse de, ringde dayanıklılığını arttıracak
bu sert yumruk yeme idmanlarını azaltmasını söylemedi.
Başta boks antrenörü Emanuel Steward olmak üzere pek çokları
Ali'nin 1974'te George Foreman'ı Zaire'de yendikten sonra boksu
bırakması gerektiğini söylediler. Oysa Ali, yedi yıl daha dövüştü.
Ve bunun bedelini fiziksel ve mental düşüşle ödedi. Kendi antrenörü
Angelo Dundee, "Son iki maçına çıktığı zaman beyni zaten
zedelenmişti" dedi.