Hıncal Uluç Sabah Gazetesi

Ne takım var futbolumuzda ne de hoca!..

Dün söz ettim, bizim evdeki maç günlerimizden.. İnanın o dostların bir araya gelip keyiflenmesi olmasa, hiç ama hiçbir maç çekilmez.. Ortada oynadığı futbol seyre değer bir, tek bir takım yok. Yetenekleri ile...

31 Ocak 2018 | 447 okunma

Dün söz ettim, bizim evdeki maç günlerimizden.. İnanın o dostların bir araya gelip keyiflenmesi olmasa, hiç ama hiçbir maç çekilmez.. Ortada oynadığı futbol seyre değer bir, tek bir takım yok. Yetenekleri ile seyre değen, keyif veren futbolcu da..
Kendinizi tarafsız bir futbolsever olarak düşünün..
"Bugün falancanın maçı var. Seyredeyim" dediğiniz bir takım söyleyin bana.. Geçin..
Bir futbolcu adı söyleyin, ona da razıyım... "Bugün onun için ekran başında oturmalıyım" dedirten bir adam söyleyin..
O da yok..
Peki neden yok?.
Hocalar yüzünden..
Bir defa hepsinin aklındaki ilk şey "Önce yenilmeyelim.." Güya En Büyük (!) takımın hocası da bu kafada takım çıkarıyor. Bu kafada taktik veriyor..
"Hele bir yemeyelim de, nasılsa bir tane atarız.."
Kafa bu olunca, takım seçiminde futbol yetenekleri değil, koşuculuk baş rolü oynuyor.. En çok koşanlar tercih ediliyor.. Futbolu keyif veren yıldızlar değil. O yıldızlar oynatılırsa eğer "Sakın riske girme. Hele orta sahada topu kaptırıp bize kontratak yedirme. Yani adam eksiltmeye, top sürmeye kalkma. Riskli pas da atma. En yakınında, en kolayında olana garantili pas ver. Yana, geriye dolan dur. Top bizde kalsın. Çünkü top bizdeyken gol yemeyiz" talimatı veriliyor. Yıldız yeteneğini kullanmak yasak.. Kullanan sevilmiyor..
Hiçbir hoca tarafından sevilmiyor. Takıma konmuyor. Mecburen konursa ilk fırsatta çıkarılıyor.
Bu "Yıldız" düşmanlığının bir sebebi daha var..
Bazı adı büyük, ruhu küçük hocalar, olur da başarı gelirse, onu paylaşacak isimden nefret ediyorlar.. "Ben" demek için, yıldızı yok etmek gerek.
O zaman da sonuç..
Geçen hafta dokuz maçtan sekizini izledim.. Sekizi de keçi boynuzu.. Beş atan Başakşehir dahil.. O beşin dördü rakibin kaptırdığı, hatta asist yaptırdığı toplarla oldu. Beş golün dördü beleş, ikram.. Maç ligin birincisiyle sonuncusu arasında..
Hatırladığım tek şey, Adebayor'un muhteşem gol vuruşu.. 90 dakika.. 5 gol ve tek hareket.. Bu en iyisi.. Ötesinde o bile yok..
Ki o ötede bir derbi var.. Fenerbahçe- Trabzonspor..
İkisi arasında 2011'den kalan bir şampiyonluk hesabı var. Trabzon Fener'i bir türlü yenemiyor o var. İkisi de Şampiyonlar Ligi peşinde.. Yenerse rakibine karşı büyük bir avantaj elde edecek..
Maç berabere bitti. Ertesi gün gazeteleri okuyorum.
Aykut Hoca..
"Biz kazanmaya gitmiştik. Beraberlik beni tatmin etmedi."
Rıza Hoca..
"Kazanmak istiyorduk. Beraberliğe sevinmedik.."
Yahu bunlar milleti geri zekâlı sanıyorlar herhalde..
İkiniz de beraberliğe göbek attınız Hocalarım.. İkiniz de beraberliğe bir gece evvelinden razıydınız ki, sahaya savunma ağırlıklı koşucuları çıkardınız, hücum edecek yetenekleri, yıldızları değil.. Korkaklığınız Karadeniz dağlarına yazıldı..
İkiniz de korkaksınız. İkiniz de "Büyük Takım" hocası olmayı hak etmiyorsunuz.

*** Beşiktaş taraftarını tribünde çıldırtan "Oyun okuma" zaaflı Şenol Güneş'i yazma gereği dahi duymuyorum. Ben onu başından beri "İyi" Hoca kabul etmedim zaten.. Korkak adamdan "Büyük Hoca" olmaz..Büyük Takım Hocası hiç olmaz.. Benim skor endeksli medyam parlatsın dursun, bakalım. *** Galatasaray Fatih Terim Hocamla üçüncü maçını da kazandı. Hak ettiği için mi kazandı?. Geçen haftanın ilk 25 dakikası dışında hangi topu oynadı Galatasaray?. Hangi keyfi verdi?. Rakip tonla pozisyona girip atamadı diye kazandığın üç maç, seni tatmin etti mi Fatih Hocam?.
İlk yarı biterken, yorumcu "Selçuk yüzde 98 isabetli pasla oynamış bu dakikaya kadar" dedi. Ve Fatih Hocam, devre arasında yüzde 98'le oynayan Selçuk'u oyundan alarak en doğru kararını verdi. Üç metre çaplı bir daire içinde top alıp vermeyi futbol sanırsan, yüzde 98 değil, yüzde bin isabetli pasla oynarsın. Selçuk da yeniden onu yapmaya başladı. Kaptanı olduğu takımı öldürme pahasına istatistik için oynuyordu, tokadı yedi..
Terim müthiş bir tokat attı Kaptana.. Attı da ne yaptı ardından..
Selçuk'tan da beter, derhal gönderilmesi gereken Belhanda'yı soktu yerine.. Selçuk hiç değilse savunmada işe yarıyordu. Ruhsuz, hırssız, umursamaz Belhanda hazretlerinde o da yok.. Savunma koridora döndü. Bir hafta evvel oyuna girince, oraları toparlayan Donk otururken Belhanda'yı nerden buldun çıkardın hocam.. Allah rızası için bana bu adamın top oynadığı bir maç göstersene?.
İki kanat kaç maçtır koridor.. Niye?. Yasin de, Rodriguez de, savunmaya yardım etmiyorlar. Rakip, Mariano ve Lato'nun kanatlarına iki kişiyle saldırdı mı, al sana gol pozisyonu.. Tek başlarına oynayan bekler üstelik hücum adamları Galatasaray'ın. rakip 18'e kadar iniyor ikisi de. Sonra..
80 metreden geriye koş bu defa.. Robot olsa dayanmaz ve kaç maçtır böyle.. Sonra kabahat beklerde..
Kabahatin kimse olduğunu en iyi bilen adamsın Hocam.. Niye önlem almıyorsun?.
O Lato'yu öldüren Yasin 89 dakika oyunda kalırken ve hücumda boş kaleye goller kaçarken, Gomis 80 dakika kenarda mı oturur?. Bunun adı "Hoca kaprisi" değil de nedir?.
Osmanlı bu kadar kötü, bu kadar beceriksiz olmasa, beş atabileceğin maçı, bir de berabere bitirecektin Hocam!. Golü yesen panikleyeceği belli takım kayıp bile edebilirdi!.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
En güzel manzara... İnsan!.. 23 Kasım 2022 | 4.132 Okunma Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. 24 Nisan 2022 | 300 Okunma Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. 23 Nisan 2022 | 618 Okunma Domenec Torrent, hoca moca değil!.. 22 Nisan 2022 | 377 Okunma Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. 21 Nisan 2022 | 268 Okunma