Bir yanda kayıt yaptırmak için okula gelen çocuklar ve
velileri.. Öte yanda, silahların patladığı, kurşunların dört bir
yana uçtuğu servisçi kavgası..
İlkokul servisçileri, birbirlerine girmişler, "O çocukları sen
taşıyacaksın, ben taşıyacağım" diye.. Nerde?. Okulun bahçesinde hem
de.. Çocuklar ve veliler etrafa kaçışırken..
Bir yığın silahlı magandaya bir okul yılı boyunca, çocuklarımızı
emanet ediyoruz yani..
Bu servis, özellikle de "Okul Servisi" rezaletini yıllardır
yazıyorum. Kimsenin umurunda değil.
"Kimse" derken, başta "Medya" yani biz Dördüncü (Palavra) güç
var..
Bu ülkede görev sorumluluğunu bilen bir medya olsa bir yılda her
şey düzelirdi.
"Her şey" dediğim bir defa "Okul Servisi" plaka ve ruhsatları üç
kuruş rüşvetle önüne gelene verilmezdi..
Nerdeyse hemen her iki servisten birinin üzerinde "Okul çaprazları"
ve kocaman "Okul Servisi" yazısı.. Çünkü "Okul Servisi" olmanın
avantaları var..
Peki onlar gerçekten öğrenci mi taşıyorlar?.
Güldürmeyin beni..
Sorun bakalım İstanbul'un sahiplerine.. Yani Vali ve Belediye
Başkanı'na..
"Bu kentin sokaklarında kaç okul servisi işaretli araba
dolanıyor?."
Bilirlerse, umurlarındaysa, bileklerimi keserim.
Her sabah işe giderken Tepecik Yolu'ndan Akmerkez'e iniyorum. Ayni
yoldan da eve dönüyorum. Levent'i TEM'e bağlayan bu önemli yol,
hatta bazen duble Okul Servislerinin oto parkı.. Bre aman.. Civarda
okul, mokul yok.. Olsa da, o servis sabah gelir, bırakır gider.
Akşam da paydosa yakın gelir, okul bahçesinde bekler, çocukları
alır gider. Kentin hem de böyle ana arterleri, oto park olur
mu?.
Üstelik yaz mevsimi.. Okullar kapalı.. Ama otobanlara bakın.. Okul
servisleri vızır vızır adam taşıyor..
Olur mu Kadir Topbaş Başkan.. Sayenizde oluyor..
Bu kentteki servislerin hepsi sokak ve caddelerimizi kullanıyor 24
saat.. Ya giderek, ya park ederek.. Kaç lira park ücreti
alıyorsunuz servislerden?. Bi emir verseniz de benim vergilerimle
sırt üstü yatan, o işe yaramaz basın büronuza, yazsa bana.. "Şu
kadar bin servis var. Şu kadarı okul servisi.. Bunların ödediği
park ücreti de şu kadar" diye.. Tabii o emri vermeye eliniz,
diliniz varırsa?.
Yıllardır yazdım, uğraştım bu okul servisleri ile..
"Çocuklarımız bu ülkenin en değerli varlıkları.. Onlar
geleceğimiz.. Üzerlerine titremeliyiz. Okul Servisi ruhsatı önüne
gelene değil, pırıl pırıl, yepyeni ve konforlu arabalara verilmeli.
Bu servislerin şoförleri için ayrı bir yönetmelik hazırlanmalı..
Bunlar deneyimli, 40 yaşın üzerinde ve 'Aile Babası' kişilerden
seçilmeli ki, taşıdıkları çocukların değerini bilsinler.. Arabayı
hele otobanlarda kendi adrenalin ihtiyaçları için deli gibi
sürmesinler.. Her Serviste bir okul temsilcisi olmalı.. Bu
temsilci, çocuk arabadan inip, sağlam bir yere ulaşana dek,
arabanın hareket etmesine engel olmalı. Gerekirse çocuğu elinden
tutup, karşı kaldırıma geçirmeli ve dönmeli" benzeri neler neler
yazdım.
Kafamdan uydurmadım. Holly Ankara'da, Balgat'taki Amerikan Okulunun
müdür sekreteriydi. Bana "Okul Servisi Yönetmeliği"ni getirdi,
Amerikalıların.. O ülkeye defalarca gittim. O yönetmeliğin nasıl
dikkatle uygulandığını gözlerimle gördüm.
Bir sokakta okul servisi durdu mu, tüm trafik durur, orda.. Servis
hareket etmeden de hareket etmezler, edemezler.. Bir, tek bir
çocuğun burnu kanamasın diye herkes bekler.. Kimse de itiraz etmez.
Çocuk kutsaldır çünkü Amerika'da.. Gerçekten kutsal.. Lafta
değil..