Geçen hafta iki haber okudum.
İkisini de size sunmaya karar verdim, alt alta..
Bu ilki...
***
Adamın baş ağrıları bir türlü geçmiyordu.
Bir özel hastaneye gitti.
Omurilik bölgesindeki damarlardan birinde tıkanıklık vardı.
Ameliyat ettiler.
Taburcu olduktan bir hafta sonra duş alırken ameliyat dikişlerinin
açıldığını fark etti. Ayni hastaneye gitti. Oluşan iltihabı
temizleyip yeniden dikiş attılar.
Hasta evine döndü ama baş ağrıları geçmiyordu. Bu defa Devlet
Hastanesine gitti. Röntgeni çekildi.
Ameliyat yerinde iki iğne ucunun unutulduğu anlaşıldı.
Adam ameliyatı yapan doktorlar aleyhine 3 bin lira maddi, 100 bin
lira manevi tazminat davası açtı. Mahkeme, toplam 8 bin lira
ödenmesine karar verdi. Doktorlar tazminatı ödediler ama Yargıtay'a
da itiraz ettiler.. Yıl 2008..
Yargıtay, kararı bozdu. Bilirkişi "Bunun amacı zenginleşme"
deyince, yeniden yapılan yargılama sonunda tazminat talebi
reddedilerek 8 bin liranın faizi ile geri ödenmesine karar verildi.
İşçi ücretiyle bu parayı ödeyemeyen adamın maaşına haciz kondu.
Borç 26 bin liraya çıkmıştı.
Ücretinden 4'de 1 oranında yapılan kesinti bu borcun faizini bile
karşılamıyordu.. Adam "Ana parayı tek kuruş ödeyemedim. Faizi bile
ödeyemez duruma geldim.
Bunun için işimden çıkış istedim. Onlar da sağ olsunlar kabul
etti.
Şimdi buradan aldığım parayla borcum bitecek ama. Bana tek kuruş
kalmayacak. İğneler hâlâ ensemde.
Haklıyken haksız duruma düştüm" dedi.
Ağrıları devam eden adam şimdi boynundaki iğnelerle iş arıyor.