15 Temmuz gecesinden bu yana, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yabancı televizyonların gözdesi.
France 24 ve CNN gibi önemli haber kanallarından sonra, Alman birinci kanalı ARD'de Erdoğan'la canlı görüşme yaptı..
Cumhurbaşkanı'nın dünya televizyonlarından bu ilgiyi görmesi, kara gözlerinin hatrına değil tabii.. Ölüm en yakınında kol gezerken, kaçmayıp direnen ve sonra, halkını meydanlara çağırıp, bir darbeyi benzeri olmayan şekilde önleyen "Lider"i dünya merak ediyor da ondan..
Dün Yüksel Aytuğ'da okudunuz.. ARD ile yaptığı konuşma, Almanya'da reyting rekoru kırmış, Merkel'le yapılan söyleşiyi bile geride bırakmış.
Ahmet Hakan, çarşamba Hürriyet'te o söyleşiyi yapan ARD başta, Batı Medyasını fena halde eleştiriyor, "İşler hiç de senin sandığın gibi değil ey Batı medyası" başlığı altında..
"Küstahça sorular soruyorlar" diyor..
"Karşılarında sanki bir mücrim varmış edası ile soruyorlar" diyor.
"Bu darbeyi gerçekten Fethullahçılar mı yaptı diye ironik takılmalar yapıyorlar" diyor.
"Siz de çok hazırlıklı görünüyordunuz ama diye töhmet altında bırakma çabaları içindeler" diyor.
Ahmet Hakan'a hak vermemek mümkün değil.. İzlerken beni de sinirlendiren sorular ve tavırlar oldu, tamam..
Ama madalyonun bir de öbür tarafı var..
O tavırların karşısında oturan ve o sorulara yanıt veren, İnsan'ın, hali ve tavrı?.
O söyleşileri izlerken, Recep Tayyip Erdoğan'ın kızdığını, öfkelendiğini, soğukkanlılığını kaybettiğini gördüğün oldu mu hiç?.
Peki, bu kadar içten pazarlıklı, bu kadar köşeye sıkıştırıcı, bu kadar asap bozucu sorular içinde cevap vermediği, veremediği oldu mu?.
Yanında bir danışmanlar ordusu mu vardı?.
Önünde tonla dosya mı yığılıydı?.
Hayır!..
Tek başına oturuyor ve her birinin cevabı özel bilgiler ve müthiş bir siyaset ustalığı gerektiren soruları, duraklamadan, kekelemeden, anında nasıl büyük bir rahatlıkla yanıtlıyordu.
Şimdi bu tablonun, izleyen Batı ülkeleri insanları üzerinde bıraktığı izlenimi düşün Ahmet Hakan?.
Senin ifadenle o kalleşçe soruları soran Batı Medyası, Avrupa ve Amerika Halklarının, o gece kalleş bir darbe teşebbüsünü dünyada benzeri olmayan şekilde bastırıp, Türkiye'yi felaketten kurtaran Lider'i yakından tanımasını sağladı..
O tavır, o soruları eleştir. Tamam.. Peki ya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, onların hepsine hem de nasıl soğukkanlı, bilgi dolu ve ikna edici yanıtlar vermesi..
Batı dünyasına Türkiye'de bir "Lider" olduğunu göstermesi..
Erdoğan'ın Batı dünyasında itibarının misliyle artması..
Madalyonun iki tarafına birden bakmak, sadece o soruları soranları değil, cevap vereni de incelemek gerekmez mi, Ahmet Hakan dostum..