Hep yazarım.. Sohbet için gittiğim okullarda hep anlatırım..
Bir kenarda saatlerce sessiz sedasız oturan çocuğa "Uslu" deriz
biz..
Us, akıl demek.. Uslu da akıllı..
Bir çocuk oturtulduğu köşede saatlerce sessiz kalsın, Amerikalı
kapar çocuk ruh doktoruna götürür, "Nesi var" diye.. Biz "Bak
teyzesi, ne uslu çocuk" diye iftiharla gösteririz konuya,
komşuya..
Bayramda, Sapanca'ya dünya cennetine gittik. Derbent'te yemyeşil
bir vadi içinde dünya güzeli bir yazlıkta bayramlaşacağız.. Yemek
yiyeceğiz, vakit geçireceğiz.
Onlar kalabalık, biz kalabalık.. Manzara muhteşem..
Harika bir bayram günü geçireceğiz..
Geçirdik de.. Unutulmaz bayramlardan biri oldu benim için..
Ama..
İçeri girerken salonun bir köşesinde bir çocuk gördüm.. Beş altı
yaşlarında falan.. O yaz günü içerde ne işimiz var.. Bahçe harika..
Orda ağırlandık, beş saate yakın.. O küçük çocuğu bir daha çıkarken
gördüm.. Salonda ilk gördüğüm köşede, bıraktığımız gibi oturuyordu,
saatlerdir..
O kalabalıkta, o giren çıkan kalabalığında, o neşeli konuşmalar, o
lezzetli yemekler arasında ne ayak altında dolaşmış, bırakın
mızmızlık etmeyi, gıkı çıkmamıştı..
Tanrım, "Ne uslu çocuk"tu değil mi?.
Usluluğun (!) sırrı da elindeydi.
Tablet..
"Çocuklarımızın yüzde 59'u cep telefonu kullanıyor!." Habere bakın..
"Türkiye'de yaşları 6 ile 15 yaş arasındaki çocukların yüzde 59'unda akıllı telefon, yüzde 42'sinde tablet, yüzde 44'ünde ise bilgisayar olduğu belirlendi." Ne yapıyorlar peki..
Oyun oynuyorlar.. Video, film izliyorlar..
Sosyal medya hesabı kullanıyor çocukların yarısı iyi mi?. Facebook.. İnstagram.. YouTube hesapları var.
Uzm...