"Bugün pazar..
Hepimizin en kutsal vatandaşlık görevimizi yapmak için sandığa
gitme günü. Gidip oylarımızı kullanacağız ve yarın, dünden de,
bugün de güzel bir Türkiye'ye uyanacağız..
Sonuca aldırmadan söylüyorum bunu..
Çünkü her sandık öncesi olduğu gibi gerilen hava, gene her sandık
sonrası olduğu gibi yumuşayacak.. İş ve dış düşmanlarla baş etmek,
mutlu, müreffeh Türkiye'ye ulaşmanın yolunun Yenikapı Ruhu'ndan
geçtiğini görecek ve yumuşayacağız..
'Sonuç ne olur' endişeniz olmasın, fikriniz ne olursa olsun, endişe
yok!..
Türkiyem, yarın umutlu günlere uyanacak.." Pazar sabahki yazım bu
satırlarla başlıyordu. Pazartesi sabahı, başkalarını bilmem ama,
ben aynen dediğim gibi "Mutlu günler"e uyandım..
Sonuçlar belli olduğu zaman önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı
konuştular..
İkisinin de ortak sözleri vardı..
"Oyları ne olursa olsun tüm ulusumu kutlarım" dediler..
Bu Yenikapı ruhunun kapılarının ardına kadar açılmasıydı.
O Yenikapı günleri ki, ulusa son yıllarda çok özlem duyduğu birlik
ve beraberlik havasını getirmiş, mutlu etmişti.
"Dün söylenenler dünde kaldı. Yarın yeni bir güne uyanacağız"
dediler.
"Referandum öncesi karşılıklı söylenen her şeyi unutalım. Yarın
baştan başlayalım.. Fikirler ayrı olabilir. Olmalıdır da..
Demokrasi budur" dediler.
"Bu seçimin kaybedeni yoktur. Kazananı Türkiye'dir"
dediler..
Kendi yanlarında olanlar başta, herkese, her kuruma, sandık öncesi
gerilimini durdurma çağrısı yaptılar.