Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, ayni haberin üç ayrı sayfada yer almasına takılmış ve haftalar önce, çok haklı bir eleştiri yapmış, "Nasıl oluyor" demiştim. Ben de ona köşemde takılmıştım. "Sen bana, Hürriyet yazar ve muhabirlerinin bu sene katıldıkları davetlerin listesini yolla, ben de sana nasıl olduğunu anlatayım" diye..
Sonra da, yıllar önce Cüneyt Ağabey'in (Koryürek) Delta Ajasında başladığım PR işininin, dününü anlatmıştım. Daha uzun bir yazıda da, bugün geldiği yozlaşmış halin altını çizecektim.
Ama, olaylar öyle gelişti ki ülkemde, bir türlü bu konuya giremedim. Derken geçen pazartesi günü, Faruk'un köşesinde, "Reklamın etkili ve ucuz yolu" başlıklı yazısı çıktı.
Benim yazacaklarımın çoğunu o yazmış, bana da altına imza atmak düşmüştü.
Sorun sadece Hürriyet'in değil. Günümüzde her gazete yaşıyor. Onun da altını çizerek, size Faruk'un yazısını sunuyorum..
***
Restoran, bar, otel, beach, casino, mağaza gibi yeni 'mekân' açacak ya da oralarda etkinlik düzenleyecek işletmeciler ve onların PR şirketleri, işin kolayını buldu.
Gazetelere reklam vermek yerine gazeteci davet edip, reklamdan daha etkili ve daha ucuz yolla tanıtım yapıyorlar.
Gazetecilerin davet edildiği yerler bazen yurtiçinde ama çoğu zaman yurtdışında oluyor. Gazetecilerin ulaşım ve konaklama giderlerini, o firma ödüyor; gazetecilerin o açılış ya da etkinliğe ilişkin yazdıkları da genellikle olumlu ve tanıtıcı nitelik taşıyor.
Davetlerle 'haber' yaptıranlar, restoran, otel gibi mekânların sahipleriyle sınırlı değil. Büyük şirketler, holdingler ve politikacılar da bu yöntemi 'başarı' ile uyguluyor; kimi şirket yurtdışında 'lansman' toplantıları düzenliyor, kimi de gazetecileri uzak ülkelerdeki maçlara, konserlere, fuarlara götürüp ağırlıyor.