Bu ülkede gelmiş geçmiş, en önemli, ayni zamanda en ilginç, en
etkileyici kültür ve sanat etkinliklerinden biri, pek çoğuna göre
de birincisi Ai Weiwei Sergisi'ni izlemek için son üç gününüz..
Bugün ve hafta sonu, cumartesi ve pazar günleri..
Geçen yıl 12 Eylül'de kapılarını açan sergi öylesine ilgi gördü ki,
tam iki kez uzatıldı. Artık son!.
Çinli, dünyaca ünlü porselen sanatçısının o müthiş eserlerini
Türkiye'ye getirmeyi başaran ve burada 7 ay kalmasını sağlayan
insan Nazan Ölçer Hocam..
Çok sevdiğim dostum.. Kültür dünyasındaki saygınlığı, güvenilirliği
sayesinde bize daha neler neler izletti. Ellerini öpmek gerek..
Nazan Hocam kim?.
Sakıp Sabancı Müzesi'nin müdürü..
Sakıp Sabancı, benim Sakıp Ağam!. Bir başka öpülesi el!.
Hem de nasıl yakın, candan dostumdu..
Ai Weiwei sergisinin kapanış haftasında Ağamı ayrıca andık. 10
Nisan onun ölümünün 14'üncü yılıydı.
"Ölümü" dediğime bakmayın.. Lafın gelişi.
Sakıp Ağam ölümsüzlüğe ulaştı..
O Sakıp Sabancı Müzesi durdukça, o da yaşayacak..
SSM diye ezbere geçen harfler o.. Sakıp Sabancı Müzesi..
Dedim ya, Birinci Kuşaklar yakın dostumdu diye.. Vehbi Bey, Nejat
Bey, Vitali Bey ve Sakıp Ağam'la öyle hukukumuz vardı ki..
Nejat Bey, her yazın gelişini Boğaz'a bakan evinin bahçesinde
verdiği yemekle kutlar ve tüm dostlarını çağırırdı.
Anlatırım ya, bir defasında sevgili arkadaşım Didem Taslan'la
gitmiştik o davete. Bahçenin devasa kapısını Nejat Bey bizzat
araladı, zili çaldığımızda.
Bir bana, bir Didem'e baktı ve bana döndü.. "Saat yarımda gel al,
oğlum" dedi..
Sakıp Ağamla hukukumuz, Muhteşem Süleyman Sergisi'ni Washington'a
götürdüğümüzde sıklaştı.
Ben de davetlilerdendim. Her sabah koşardı Ağam.. Ben de beraber..
Sohbet yürüyüşü.. Ben olunca, yavaşlar, bana uyardı çünkü..
İstanbul'da o efsane Atlı Köşk'te otururlardı.. Bir gün beni o
köşke davet etti..
Önce bahçeyi, sonra evin içini gezdirdi, elimden tutup.. En son
yatak odasına götürdü.. Öyle düzenlenmiş ki, sabah gözlerinizi
açtığınızda karşınızda dünya güzeli Boğaz manzarası.. Kalkmaya,
doğrulmaya gerek yok. Yattığınız yerden Boğaz'a bakmak ne
demek?..
Sonra haber aldım ki, o muhteşem Atlı Köşk'ü Sabancı Vakfına
bağışlamış, Müze olmak kaydı ile.. Sakıp Sabancı Müzesi..
"Ağam o muhteşem keyiften nasıl vazgeçtin" diye sordum.. Sormama
şaştı.. Ölümsüzlüğün kapısını aralayan Ağam!.
Açılış davetine koştum. Öndeki terasta iğne atsan yere düşmez.
Herkes gelmiş. Sosyete.. Medya..
Onlarca garson, içki ve kanapeler ikram ediyorlar.
Müzenin ana giriş kapısı önünde bir kurdela var..
Kesilecek ve herkes içeri girecek..
Beni görünce koştu geldi. Her zamanki gibi elimden tuttu. "İçeriyi
görmelisin" dedi.. "Kurdela kesilince bunlar içeri doluşur bir şey
göremezsin. Ben sana şimdi gezdireyim." Kurdela'nın yanından
sıyrılıp içeri girdik. Yani o Müzeyi gezen ilk konuk ben oldum, iyi
mi?.
Sakıp Ağam'ın en büyük gururlarından biriydi, hat ve ferman
koleksiyonu.. Baktım onlar duvarlarda asılı.. O paha biçilmez her
parçası servet koleksiyonu da müzeye bağışlamış..
Bu nasıl bir sanat, bu nasıl bir memleket aşkı, bunlar ne büyük
fedakârlıklardır?.
SSM, Genel Yönetmenliğe Nazan Hocam gelince iyice patladı..
Ne muhteşem sergiler gördük orda..
Rüyamızda bile göremeyeceklerimizi Nazan Hocam getirdi..
İşte o Sakıp Ağam!.. İşte o Nazan Hocam ve işte.. Ai Weiwei!.
Üçüne de binlerce teşekkür..
Üç büyük insan bir araya geldiler ve bize bu mutluluğu
yaşattılar..
Son üç gün.. Havalar da harika.. Hafta sonunuzu SSM'de geçirmek,
ailece orda geçirmek için plan yapın..
Sakıp Ağam.. Nazan Hocam.. ve Ai Weiwei'ye de teşekkürü ihmal
etmeyin!.