Sabahları hele kahve masama yaydığım gazetemi okuduktan sonra
bile hâlâ keyfim yerindeyse, televizyonu pek açmam. Moda haline
getirdikleri bir kırmızı yazılı haber tadımı kaçırmasın diye.. Dün
sabah işler iyi başladı. Beni uykudan uyandıran TRT Nağme'ye ayarlı
radyom en sevdiğim şarkılardan birini çalıyordu..
"Bir kızıl goncaya benzer dudağın.."
Kapıdan aldığım gazetemde de günümü karartacak bir haber
yoktu. Beni alacak Ercan'la Muhammed'i beklerken, elim farkında
olmadan kumandaya uzandı. Genelde hiç yapmadığım bir şeyi yaptım ve
zaten haber kanalına bağlı duran televizyonu açtım..
İyi ki de açmışım. Güne fevkalade neşeli bir başlangıç yapmamı
sağlayan haber çıktı karşıma açar açmaz..
Doğuş gurubu genç sanatçılara rüya gibi bir destek sağlamıştı.
"Sanata Bi Yer" kampanyasını, gurup CEO'su Hüsnü
Akan açıklıyordu. Akan'ı o unutulmaz, o muhteşem, o rüya gibi
geçen D.Marin 10. Yıl Festivali'nde tanımıştım. Hiçbir konseri
kaçırmayan bir sanatseverdi. Sohbetlerimiz onu daha çok tanımama,
sevmeme sebep oldu..
Sonra ne olduysa o harika festivali o harika onuncu yıla getirenler
görevden alındı. Organizasyon profesyonel bir ekibe verildi. Ben
daha iyisini beklerken, Bodrum'a gitme arzusunu zerre vermeyen bir
program açıklandı. Olup biteni anlamadım. İçimde bir kırgınlık
olduğunu da itiraf ederim. İlk defa da geçen yaz festivale
gitmedim.
İşte o günden sonra ilk defa Hüsnü Akan'ı duydum, NTV'de..
"Sanata Bi Yer"i anlatıyordu.
Gençlerin elinden tutan, onlara yol açan, imkân, fırsat veren
herkes, her kurum başımın tacıdır.
"Sanata Bi Yer" tam da buydu işte..
"Sanatını sergilemek için istek sahibi gençlerle yeni
yetenekleri keşfetmek isteyen sanatseverleri buluşturmak
istedik.
Sanata bir yer verdik.