Donizetti Klasik Müzik Ödülleri'nden söz ediyorum. İki inançlı adam sayesinde doğan ve yaşatılıp geleneksel hale getirilen Donizetti Gecesinden..
Biri Serhan Bali'ydi. Bu ülkede en popüler dergiler bile minnacık tirajlarla yaşamaya çalışırken, Klasik Müzik gibi bir konuyla ilgili dergi çıkarmak, nasıl bir inanç ve idealdir.. Üstelik böyle bir derginin reklam alma şansı da pek yoktur!.
İkincisi Ahmet Misbah Demircan!. Beyoğlu Belediye Başkanı. Böyle bir geceye ev sahibi gibi sponsor olmak, yıllarca?. Söyler misiniz kaç oy getirir?.
Ama her şey para, her şey oy için yapılmaz.. Hele de sanat!.
Bu iki adamı alkışladım önceki gün.. O güzel günü, sayfamın yarısını ayırarak anlattım.
Şimdi o güzel günün, gelecekte "En Güzel" olması için eleştirilerim var. Onları sıralayacağım..
Önce Ahmet Misbah Demircan kardeşime..
Sevgili Başkan,
O gece bir şey, başından sonuna beni rahatsız etti.
Ben kokteyllerden hoşlanmam.. O saatte gelmedim. Ödül töreni başlamak üzereyken binaya girdim. Beni hemen gönüllüler karşıladılar.. Getirdiler, en ön sıraya, sizin yanınıza oturttular. Yerime otururken gördüm ki, Meriç Sümen hemen arkamda..
Ben en önde, Meriç Sümen, Türk Kültürünün, sanatının gelmiş geçmiş en büyük devlerinden, daha Türk Balesi Madam Ninette de Valois kurulurken olağanüstü doğuşu ile dünyayı büyüleyen, o efsane Bolşoy Balesi'nde baş rol dans eden ilk Türk değil, ilk "Yabancı" balerin olan, Meriç Sümen benim arkamda oturursa, ben nasıl sıkılmam, utanmam?.
Meriç Sümen bu ülkenin bir anıtı!. Ben kimim yahu?..