Kadrosunda dört santrfor bulunan (Cenk, Mevlüt, Yunus, Enes)
maça santrforsuz başlamasının sırrını (Aslında sır mır da değildi)
biraz düşünerek çözmek hiç de zor değil.
Şimdi bakalım..
İzlanda.. Euro 2016'da gördük.. Büyük futbolcusu olmayan ama
birbirlerini ezberlemiş oyuncuları ile, bir makine düzeninde
oynayan bir takım. Çok koşan, taktik faulleri bol kullanan,
fizikleri üstün oyunculardan kurulu bir savunmaları, uzun toplara
çok hızlı çıkan, kısa paslarla da çok etkili kanat akınları yapan
hücum güçleri var.
Kendi sahalarında oynuyorlar. O sahada Finlandiya'yı, uzatma
dakikalarında attıkları iki golle yendiler.
Türkiye.. Savunması güven vermiyor. Hele Şener ve Ömerli sağ kanat
koridor. Üstelik en güvenilir ve de savunmayı yöneten lider Hakan
Balta da sakatlandı.
Orta sahada bol kesici var. Bunlar savunma zaaflarını gidermek için
kullanılabilir. Ama oyun kurucu yok..
Şimdi "Bu nasıl kadro" diye yazmanın alemi yok. Onu bu kadro ilan
edilince, daha vakit varken yapmalıydık. Yapmadık..
Fatih Terim'i sevenler ve nefret edenler diye ikiye ayrıldık.
Sevenler "Sorumluluk onda istediğini alır" dediler.. Nefret edenler
çağrılmayanlar üzerinden saldırdılar.. İlan edilen kadroyu ele alıp
onun üzerinden eleştiri yapan tek yazı, TV'lerde tek yorum çıkmadı.
(Benden kaçan varsa, özür dilerim.)