Lyon'daki maçı Beşiktaş kazanmış, hatta farklı kazanmış olmalı
ve yarın gece İnönü Stadı'na yarı finali garantilemiş olarak
çıkmalıydık.. Eğer Şenol Güneş'in ezeli korkaklığı, rakibi ve
maçı okumasını engellemeseydi.
Lyon öyle gözde büyütülecek, ahım şahım bir takım değildi. Zaten
Avrupa Ligi'nde gözde büyütülecek ahım şahım bir takım yok bu
sezon.. Türkiye Süper Ligi'nde olduğu gibi.. Daha önce 4. Yıldızı
Galatasaray'a nasıl altın tepsi içinde ikram ettiyse ötekiler, bu
defa da Beşiktaş'a sunuluyor kupalar içerde ve dışarda..
Ama Şenol Güneş'in ruhundan koparamadığı korkuları yüzünden, işler
zorlaşıyor.
Süper Lige bakın.. Siz Fener, Galatasaray ve Trabzon'un üçünün
birden bu kadar kötü bir sezon geçirdiğini hatırlıyor musunuz?.
Buna rağmen hala Beşiktaş şampiyonluğu garantilemiş değil.. 27
maçta 20 puan kaybetti. Neden?. İgor oyuncak yapmasa, Galatasaray
bile potadaydı yahu!.
Lyon maçını hatırlayın.. Maça fırtına gibi başladı Beşiktaş..
14. dakikada golü üçüncü net pozisyonda buldu. 14 dakikada üçü net,
5 pozisyonu vardı, bizimkilerin..
Sonra ne oldu?. Klasik Şenol Güneş hamlesi.. Müthiş gedikler
verdiğini ilk dakikadan beri gösteren Lyon savunması üzerinde baskı
kurmaktan, oyunu orda oynamak ve onlara bol bol hata yaptırmaktan
vaz geçme.. Giderek daha geriye yaslanma.. Hele ikinci yarıda orta
alanı da tamamen boşaltıp iyice geri çekilme..
Bir teknik direktör bir maçı ancak böyle tersine çevirir. Bu defa
durmadan pozisyona giren, durmadan gol kaçıran takım Lyon oldu.
Beşiktaş top da çıkaramıyor, sadece ileri vuruyordu. Öyle olunca da
her top Lyonlulara gidiyor ve yeni bir hücum olarak anında geri
dönüyordu. Savunma nefes bile alamıyordu.
Söyleyin.. Lyon golü bağıra bağıra gelmedi mi?.
Gol "Geliyorum" diye bas bas bağırırken, duymayan, görmeyen
kimdi?.
Şenol Güneş!.
Rakip yarı sahaya geçmeyi, orada top tutmayı düşünmeyen Güneş,
kendi sahasının önünü de boşaltıp, 18'in üzerine toplanmayı marifet
sandı.. Tüm değişikliklerini de bu kafayla yaptı. Oyun kurmayı,
hücum etmeyi, topu, dolayısıyla rakip takımın yarısını öbür tarafta
tutmayı aklından geçirmedi. Rakip kaleciye bile adeta "Sen de gel..
Bizim hücum niyetimiz yok" dedi.