Avrupa Ligi Şampiyonluğu bu yıl Beşiktaş'ın önüne altın tepside getirilmişti. Çeyrek finalde rakibi, bugün İkinci Ligde oynayan Eskişehir, Malatya'yı bile zor eleyecek Lyon'du. Geri kalanların hali pür melali de Lyon'dan farklı değildi.
Beşiktaş Lyon'u iki maçta da kolay, rahat geçerek yarı finale kalacak, sonra da fazla zorlanmadan kupayı kaldıracaktı..
Ama Şenol Güneş'in bize 2002'de Dünya Şampiyonluğunu kaybettiren ezeli korkaklığı bir kere daha sahneye çıktı.
Önce Lyon'u orda paramparça etmek, bitirmek şansını kaçırdık. Dağları bekleyen korku, bir de yenilgi getirdi üstelik..
Gözleri önünde oynanan futbolu okuyamayan, oyuna gerekli dokunmayı zamanında yapmayı beceremeyen Beşiktaş Teknik (!) Direktörü, Lyon'un davul zurna çalarak gelen galibiyet golünü resmen bekledi.
Yenildik. Ama Lyon'un çapı belliydi. İnönü Stadını dolduracak muhteşem seyirci belliydi..
Beşiktaş'ın gücü belliydi. İstanbul'da bu defa atacaktık farkı.. Bir şartla..
Perşembe günü yazdım uzun uzun.. Özeti başlıktaydı..
"Şenol korkmazsa, Beşiktaş turu geçer.." Yazının içinde turu da, yarı finali de, finali de geçeceğini anlattım..
Adeta "Bu defa korkma" diye yalvardım..
Ama adamın ruhuna işlemiş korku..
Ağır mı yazıyorum!.
Az bile..
Türk futboluna, tarihinin ikinci Avrupa Ligi Şampiyonluğu'nu kaybettiren, Beşiktaş'ı Avrupa'da ilk defa Yarı Final Oynama hakkından mahrum eden adam için yazdıklarım az bile..
Hele benim aşağılık kompleksli medyamın "Buna da şükür" diyeceğini artık adım gibi bildiğim için, gerçeği söyleyecek yürekteki birkaç kişinin artık lafları yuvarlamadan, suratlara çarpması gerektiğine inanıyorsam..
Bana "Ağır yazıyorsun" demeyin..
"Haksızsın" deyin, diyebilirseniz!.