İyi ki Tekin Akmansoy, Türk televizyonlarının gelmiş geçmiş en
güzel televizyon dizisi Kaynanalar'ı yapmış, iyi ki de başrollerden
birini Sevda Aydan'a vermiş.
Yoksa dünya çapında soprano, muhteşem sanatçı Sevda Aydan, çift
sütun bir ölüm ilanıyla gidecekti.
Tekin ona "Tijen" rolünü verdi de, bir iki habercik oldu..
"Tijen'i kaybettik" diye..
Benim Sevda Aydan'ı tanımam, onun hayranı olmam, 1963'te
başlar.
Cüneyt Gökçer Usta, o zaman hem Devlet Tiyatroları'nın hem de
Devlet Opera ve Balesi'nin genel müdürüydü. Bu iki gücü birleştirdi
ve dünya sahne ve sinemaları müzikallerle yıkılırken, Cole
Porter'ın Kiss Me Kate'ini sahneye koydu.
Başarı o kadar büyüktü ki, Türkiye de yıkıldı.
Kiss Me Kate kaç sezon oynadı hatırlamıyorum.
İşte o müthiş müzikalde Sevda Aydan başrolü oynuyordu.
Abartmıyorum. 20 defa falan izledim.
Devlet Operası'nın süper starı, Kiss Me Kate'te de olay yaratınca,
gece kulüplerinden davet aldı.
O zaman çok kalite gece kulüpleri vardı, hem İstanbul, hem
Ankara'da, gazinolara ilaveten.. Oralarda da sahneye çıktı. Pop,
caz ve napolitenler söyledi.
Paylaşılmaz oldu. Her türlü müziği harika söyleyen bir gırtlağı ve
tekniği vardı.
80'li yıllarda onunla bir televizyon söyleşisi yaptım. Hiç
unutmam..
Beni televizyon işine bulaştıran kuruluş TRTTv'nin Siyaset Dışı
Yayınlar Müdürü Sevgili Dost, Baba Yılmaz (Yılmaz Tekin Onay
/Gündüz'ün ağbisi, Güntekin'in amcası) İzmir Televizyonunu kurmaya
gitmişti, bir yaz. TRT'nin Kültür Park'ta bir derme çatma binası
vardı. "İzmir Radyosu!." Onun bahçesinde İzmir TV'si yayına
başladı.
Baba Yılmaz "Her gün bir saat Talk Şov yapacaksın, 'Fuar'daki
Ünlüler" olacak adı" dedi.
İzmir Fuarı o zaman bir ay ve efsane..
Türkiye'de ne kadar ünlü varsa Fuar'da..
Parmağını oynatsan, sanatçıya çarpıyorsun. Her Fuar Gazinosunun
önünde 20'den fazla isim asılı.. Bir defasında birinde, 34 isim
saydım.
Güneş batarken 8'de başlar programlar, sabaha karşı dörtte
biterdi.. Öylesi..
Açılışı Balıkçı "Cevat Şakir" Ustayla yaptık..
Birkaç gün sonra da Sevda Aydan geldi.
Sohbet ettik. Finalde bir şarkıyla veda edecek..
"Size bir Napoliten söyleyeyim" dedi.. "Catari.." Çok da severim. O
sırada plağını da yapmış 45'lik. Çok da popüler..
Şarkı bir başladı, o müthiş soprano ağzını açtı, rezil bir erkek
sesi.. Bas hem de..
Anlatayım da gülün.. Öyle ilkel aletlerle yayın yapıyoruz ki..
Sevda playback yapacak.
Öyle kayıt cihazı falan hak getire. Yanında plağını getirmiş.
Bahçenin kenarında ses görevlisi var. Plağı pikaba koyacak, iğneyi
getirecek üstüne bırakacak. Şarkı başlarken, Sevda da ağzını açıp
kapamaya başlayacak. Amma velakin, daha önce birine playback
yapmışlar. 33'lük plakla..
Sesçi, pikabı 45 dönüşe ayarlamamış.. 45'lik plak, 33 dönüşle ağır
çalınca, o korkunç yavaş ve kalın ses çıkmış.. Sevda tam karşımda..
"Catari" derken playback yapayım, yani dudak uydurayım diye bir
yavaşladı, yüzü bir takallüs etti, görmeliydiniz..
Tabii yayını kestik. Teknik arıza işareti koyduk da..
Hey gidi Sevda!.. Koca Sevda!. Anıt Sevda!.