Sadece ülkemizde değil, dünyada ünlü profesörlerimizden sonra,
bu ülkede, devletin yüksek görevlerinden emekli olmuş, sonra
milletvekilliği ve nihayet bakanlık yapmış, İTÜ mezunu bir
mühendisi de dolandırdılar, telefonla arayıp "Biz polisiz"
diyenler..
Gün geçmiyor, böylesi bir soygun haberi gazetelerin manşetlerine
taşınmasın.
Bu koskoca bilim adamları, devlet deneyimini en yukarılarda yaşamış
olanlar bu tuzaklara nasıl düşüyorlar?.
Üstelik devlet cep telefonlarına durmadan, "Telefonla 'Biz polisiz'
diye arayanlara kanmayın. Polis telefonla aramaz. Evinizde,
işinizde sizi bulur. Yüz yüze konuşur. İnanmayın, dolandırılmayın"
mesajları atarken..
Benim cebime en az 10 defa düştü.
En yüksek eğitimi görmüş, devlette en tepeye kadar çıkmış, kamu
kurumlarında genel müdürlük yapmış.. Sonra milletvekili, sonra
bakan olmuş bir insan, evindeki ve bankasındaki tüm para ve
kıymetli eşyaları birer birer ve kendi elleriyle dolandırıcılara
taşımış.. En son Sarıyer'deki bilmem kaç milyonluk villasının
tapusunu da devrederken, bir vekâlet sorunu çıkmış, oğlu işin içine
girmiş de rezilliği ortaya çıkarmış.
Ben, "Bu kadar kolay dolandırılan insanlar, ya çok çabuk zengin
olma hayaline kapılanlar (Çiftlik Bank'a koşarak gidenler gibi) ya
da geçmişinde bir şekilde mali açığı olanlar, herhalde" dediğimde,
çok eski bir Emekli Emniyet Müdürü arkadaşım "Bence başka.."
dedi..
Anlattıkları tüyler ürperticiydi.
"Bir eski profesyonel olarak söylüyorum. Bu rastgele bir
dolandırıcılık değil, çok iyi örgütlenmiş bir çete işi" dedi. Ve
anlattı..
"Bir defa tüm işleri cep telefonu ile.. Kullandıkları cep
telefonları hemen her aramada değişiyor, bu bir. İkincisi,
seçtikleri kurbanın cebini nasıl buluyorlar?. Demek ki, o çetede
mutlak sim kartları yani cep telefonu satan birisi var. İkincisi,
son profesör dolandırılırken, güven sağlamak için bir PTT telefonu
numarası bıraktılar. 'Bizi oradan arayabilirsin' diye.. Bu telefon
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne aitti.. Yani büyük olasılıkla çetede
faal bir polis de olmalı.."
Dünkü gazetede eski bakanın dolandırılması haberini okurken, bir
cümle dikkatimi çekti.
"Dolandırıcılar bu olayda 10'a yakın cep telefonu kullandı.."
Yani cepleri sim kartı dolu.. Yani.. İçlerinde bir cep telefonu
satıcısı olması gerçekten kuvvetle muhtemel..
Şimdi İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'ya soruyorum..
"Yıllardır devam eden, birbirinin tıpkısının aynisi bu
soyguncuların kökü neden kazınmıyor?. En okumuşlar, en üst
düzeyhatta kamu görevlileri bu tuzağa birbirleri ardına düşerken,
polisiniz işi hâlâ nasıl çözemiyor ve halka, sistemin kimler
tarafından kurulduğunu ve nasıl işlediğini neden hâlâ
anlatamıyor?."