30'lu yıllar.. Atatürk, İstanbul'u ziyaret etmeye karar verir.
Yaverini çağırır.. "Tepebaşı Dram Tiyatrosunda Muhsin Ertuğrul'un
sahneye koyduğu bir oyun var. Çok tutulmuş.. Duyuyorum. Onu da
izleyelim" der. Yaver hemen İstanbul Valisini arar..
Vali de hemen Muhsin Ertuğrul'u.. "Senin oyunu tam saatinde
başlatmak gibi prensiplerin var. Aman, Atatürk'e de böyle şeyler
yapmaya kalkma" falan diye anlatır.
Oyun gecesi saat tam 20.00.. Atatürk görünürde yoktur. Muhsin
Ertuğrul işaret eder.. Perde açılır.. Oyun başlar.. On dakika
sonra, Atatürk kapıda görünür. Muhsin Ertuğrul, kapıda büyük saygı
ile karşılar. Kulisteki koltuğa buyur eder. Durumu anlatır. Perde
arasında Şeref Locasına alınacağını söyler..
Atatürk, ilk perdenin bitmesini kuliste bekler. Ertuğrul,
Ata'yı perde arasında locasına götürür, bırakır ve derhal sahne
arkasına koşar. Oyuncuları toplar ve talimat verir..
"Oyuna başından başlayın!.."
Bir gece evinin terasında purolarımızı yakıp günün ilk ışıklarına
kadar oturduğumuzda, dünyanın sohbetine en doyulmaz adamlarından,
rahmetli Şakir Eczacıbaşı, olayı bizzat yaşayanlardan
naklederek anlatmıştı bana bu yaşanmış öyküyü..
Kaç ders içeriyordu, kaç olağanüstü mesaj veriyor, kaç insanlık
vasfı birden anlatıyordu.
Gazeteciliğe başladığım ilk yıllarda Muhsin Bey Ankara'da Devlet
Tiyatroları Genel Müdürüydü. Her gece beş sahne birden perde
açardı. Beşi de memleket saat ayarı.. Tam sekizde.. Ve de perde
açıldıktan sonra gelen kimse salona alınmazdı.
Perdenin tam saatinde açılması, tiyatroya zamanında gelen ve oyunu
bekleyen yüzlerce insana saygının ifadesiydi.
Oyun oynanırken, salona kimsenin alınmaması, sanatçıya ve gene
izleyenlere saygı gereğiydi.
Bu kuralın Atatürk dahil herkese istisnasız uygulanması, ilkelere
ödünsüz saygı demekti.
İkinci perde başlarken, Atatürk yerini alınca, oyunu baştan
başlatmak da, büyük kurtarıcıya, Atatürk'e, Atatürk gibi bir
sanatsevere saygının göstergesiydi.
10 dakika geç kaldığı oyunun, kendisini beklemeden başladığını
görünce, kuliste oturup, bu kararı veren sanat adamı ile sohbet
ederek, ikinci perdeyi beklemek de, Atatürk'ün büyüklüğüydü.
Atatürk'ün insana, sanata ve ilkelere saygısı..