Sene 1994!. Bir sonbahar sabahı Sevgili dostum, unutulmaz
patronum Ercan Arıklı, Sabah'taki odama geldi. O zaman, bugüne dek
çalıştığım en mükemmel gazete binası, o harika İkitelli'deyiz..
"Dün gece sizin programı izledim, atv'de.. Çok güzel ama çok
gevezelik ediyorsunuz. Fazla uzun" dedi..
"Ne uzunu patron" dedim.. "Ortalama 1.5 saat sürüyor.."
"Ne 1.5 saati" dedi, Ercan.. "Ben eve gece saat ikiye doğru geldim.
Programınız başlamıştı. Üçte bitti.."
"İmkanı yok" dedim.. "Bizim program gece 11'de başlar. O saatte
çoktan bitmiş olmalı.."
Ercan güldü çıktı, ama içime bir merak düştü..
Hemen fırladım. atv de bizimle ayni binada zaten.. Gittim, sordum
"Bizim program sabaha karşı bitmiş, ne oldu" diye..
Efendim, o gece nöbetçi müdür, bakmış, en büyük rakibimiz olan TV o
gece bizi geçebilmek için, tam karşımıza fena halde bir aksiyon
filmi koymuş.. Bizim nöbetçi müdür kardeşimiz de, karşı hamle
yapmış.. O da bizi kaydırıp, iki saatlik bir aksiyon filmi koymamış
mı?.
***
Şimdi bunu niye anlattım..
Bakın yıl 1994.. Özel televizyonculuğun doğum yılları.. O zaman
kafa ne?. "Rakip ne yapıyorsa onu yapalım.."
Yani, yöneticilik anlayışı "Fark yaratmak" değil, "Aynen kopya
etmek!."
Yıl 2016.. Bu kafada değişen hiç bir şey yok.. Biri bir şey yapıp
başarılı oldu mu, hürya onu kopya edelim.. Ayni tür diziler.. Ayni
tür programlar..Köşede simgeler olmasa, hangi kanalı izlediğinin
farkına varman mümkün değil..
Hadi o neyse ama, kötüyü, yanlışı, sorumluluk almamak için aynen
taklitler ne oluyor?.
Harekat cuma gecesi saat 22.00 sularında başladı. 23'te tüm haber
kanallarının günlük, normal, olağan beyaz alt yazıları kalktı.
Ekrandan "Son Dakika.. Son Durum.. Sıcak Gelişme" başlığı ile
kırmızı yazılar geçmeye başladı..
Bugün şu anda, perşembe sabahı, saat 10.10..
Haber kanalı ekranları hala "Son Dakika.. Son Durum.. Sıcak
Gelişmeler"e devam ediyorlar.. Tam 5.5 gündür devam eden ve daha ne
kadar devam edeceği bilinmeyen "Son Dakika" olur mu?.