"Artık Şampiyon olur" demiştim, geçen hafta, Gençlerbirliği'ne
yenildiklerinde.. "Arka arkaya müthiş hatalar yapan Fatih Terim
Hocamı kendine getirecek bir şok tokadı oldu bu. Şimdi, o eski
Terim'e döner ve Galatasaray'ı şampiyonluğa taşır" diye yazmıştım,
özetle..
Aynen öyle oldu. Terim ezber ilk on birine neşter vurdu önce. İki
önemli değişiklik yaptı. Önce hızlı, hareketli Denayer'i stopere
aldı. Sonra da, hem sıkı ön libero, hem iyi şut atan, hem de iyi
kafa vuran Donk'u orta ikiliye koydu. Formsuz Maicon'u dışarı
alması doğruydu. Belhanda, Selçuk ikilisinden birini de. Ben olsam,
Belhanda'yı kenarda bırakır, lider oyuncu Selçuk'u kazanmaya
bakardım.
Ben olsam bir üçüncü ameliyat daha yapar, Feghouli'nin yerine de
önce Yasin'i koyardım. Mariano ile daha müthiş bir sağ kanat
oluşurdu.
Gene de bu dokunuş yetti. Ama itiraf edelim, bu "Yetme" de,
Abdullah Avcı Hocam da önemli bir ol oynadı.
Oyuna Arda ve Emre'nin ikisiyle birden başlıyorsan, bu senin
niyetinin "Futbol oynamak" olduğunu gösterir. Oysa ilk yarı
boyunca, Başakşehir "Oynamak" değil, hem de hakemin bol bol göz
yumduğu taktik faullerle "Oynatmamak" için sahadaydı. Arda "Sarı
kartlar çıkınca, sert savunmamız yumuşadı" dedi, maçtan sonra.
Galatasaray golü atınca, Başak nihayet futbola dönme kararı verdi.
Ama Avcı tam bu dönüş sırasında, yani tam sıra nihayet onlara
gelmişken Arda ile Emre'yi kenara aldı. Tereyağı üzerine bal
kaymak.
Oyuna bu defa tam zamanında müdahale eden ve üç değişikliği de
doğru olan Fatih Hocamın hatası, takımı bence gereksiz yere geri
çekmesi, kapanması oldu. Bu da Başakşehir'e biraz da mecburen
yüklenme fırsatı verdi.
Eren değişikliğini anlayan, değerlendiren kişi pek çıkmadı. Oysa bu
defa harikaydı Hocam'ın müdahalesi. Galatasaray'ın en büyük zaafı
duran toplar. 1-0 öndesin. Kapanıyorsun. Duran top tehlikesi
büyük.. İşte o duran topta geriye gelen Eren'in hava üstünlüğüne
ihtiyaç var. Eren santrfor değil, duran toplarda santrhaf olsun
diye girdi.. Serdar'ın son dakikada bile duran topta ileri
çıkışının, Galatasaray'ın kör parmağım gözüne kapanmadığına işaret
oluşu gibi..
Zaten yavaş çekimlerde net görüldü, yayıncı kuruluşta el falan olmadığı.
Yayıncı kuruluş deyince.. *** Güntekin Onay, "Bunlar çok lüzumsuz pozisyonlar, ama gösteriyoruz işte.. Çünkü sağda solda 'Niye göstermediler' diye laf sokuşturmalar oluyor" dedi.
Peki niye oluyor, Güntekin.
Sen orda yenisin. Ben söyleyeyim, o tepkileri en fazla gösterenlerden biri olarak.. Milletin, Erman Hoca'nın kovuluşundan sonra "Fener ve Federasyon TV'si" haline gelen yayıncı kuruluşa zerre güveni kalmadı da ondan.. Her öküzün altında buzağı arar hale getirdi, bizi bu açık seçik, taraflı yayınlar.. Milleti futboldan nefret eder, hatta iğrendirir hale getirdi..
İçinde Fenerbahçe olan bir pozisyonun tekrarı gecikirse "Bakıyorlar. Fener aleyhine ise yayınlamıyorlar" diye düşünmeye başladık. Anla gerisini..
Böyle dehşet içinde maç izlemek hoşumuza gidiyor mu sanıyorsun?. Sen bu soruyu gücün yeterse, patronun Al Abady Efendi'ye sor bakalım!.
"Digiturk'u düzelteceğim" diye gelip daha beter, Beİn yapan Yusuf Bey'e.. *** Rodriguez'in havaya uçarken topa elle müdahalesi var. Orada niye oturduğunu anlamadığım yorumcuların başında gelen Metin Tekin "Sarı kart nerde" dedi.
"Yahu Metin, her elle oynama sarı kart olur mu" demedi, başta Güntekin kimse..
Elle oynamaya sarı kart, belli..
Hakemi aldatmaya yönelikse.. Gelişmekte olan bir akını kesiyorsa..
Havaya uçan Rodriguez'in aldatma niyeti olabilir mi?. Kestiği akını da yapan Galatasaray..
Tabii kasıtlı.. Ama kasıt olmasa "Entbol" olmaz zaten. Bin defa siz söylemediniz mi, "El topa gitmiyor, elle oynama yok. Ele çarpıyor top" diye.
O zaman Ey Metin Tekin bana "Sarı kart gerektirmeyen bir entbol örneği versene" görelim anlayalım bu işi ne kadar biliyorsun, ya da hiç bilmiyorsun?. *** Arda Turan, Galatasaray tribünlerinin aleyhinde iğrenç hazırlığı ve 90 dakika süren utanç gösterilerine, maç sonu muhteşem bir yanıt verdi. "Allah biliyor. Allah kalbimdekileri ve gerçekleri biliyor. Gerçekler bir gün ortaya çıkar. Ben insanlar için değil, Allah için yaşıyorum!."
Arda, Galatasaray'ın adını bir kez daha dünyaya duyurdu. Arda Galatasaray'a en kritik dönemde tonla para kazandırdı. Arda yurda dönerken, Galatasaray suratına bakmadığı için Başakşehir'e gitti.
Arda'nın kalbinde Galatasaray'ın nasıl çakılı olduğunu en iyi bilenlerden biriyim.. Onun için şimdi ben soruyorum..
O utanmaz tribünlerde Arda'nın çeyreği kadar yürekten Galatasaraylı var mı acaba?. Ya da Arda'nın binde biri kadar Galatasaray'a faydası olan?. *** Benim notlarım..
Muslera (8)- Mariano (8), Denayer (8), Serdar (7), Nagatomo (7)- Fernando (5), Donk (8)- Feghouli (3), Belhanda (5), Rodriguez (5)- Gomis (3).
Sonradan girenler.. Tolga (6), Sinan (6), Eren (?).
Başakşehir..
Volkan (7)- Caiçara (4), da Costa (4), Epureanu (5), Clichy (3)- Mahmut (3), Emre (6)- Visca (3), Arda (5), Elia (3)- Adebayor (3).
Sonradan girenler..
İrfan Can (5), Frei (4), Mossoro (3).