Mussolini!.
Aklınıza hemen "Faşizm" geliyor değil mi?. İtalyan faşistleri ile
ülkeyi ele geçiren, Hitler'le kol kola girip ülkesini, insanını
felakete sürükleyen ve sonunda ayaklarından asılan, tarihin en yüz
karası liderlerinden biri..
Ama bilir misiniz ki, bugün dünyanın dört bir yanındaki insanlarda
"Görme Özlemi" yaratan "Turistik İtalya" büyük ölçüde bu adam
sayesinde tanınmıştır.
Faşist Lider, propaganda ve tanıtım için sinemanın ne büyük bir
silah olduğunu ilk fark edenlerdendi. Cinecitta adını verdiği
zamanında Avrupa'nın Hollywood'daki benzerlerine meydan okuyan
büyük ve geniş imkânlı stüdyosunu o kurdurdu.
Cinecitta İtalyan sinemasının doğuşu oldu.
Vittoria de Sica'lar, Fellini'ler başta dev sinemacılar, Sophia
Loren, Gina Lollobrigida, Marcello Mastroanni gibi süper starlar,
bu imkânlarla doğan İtalyan sinemasını aşıp dünyaya mal
oldular.
Savaş sonrası İtalya'yı yönetenler, mağlup ve perişan ülkelerini
ayağa kaldıracak en kolay yolun turizmden geçtiğini gördüler.
Cinecitta hazırdı zaten..
Hollywood'a o stüdyoları nerdeyse bedava kullandırdılar.
En ünlü Hollywood yıldızları, yönetmenleri ile anlaştılar.
Yanlarına Sophia, Gina gibi İtalyan güzellerini kattılar ve dünyayı
birden insana İtalya'ya gitme arzuları yaratan filmler sardı. Dün
örnek verdim..
Capri'yi "İt Started in Naples" tanıttı. Roma'yı "Roma Tatili.."
"Three Coins in the Fountain/ Aşk Çeşmesi" sayesinde herkesin
içine, o çeşmeye sırtını dönüp, havuzuna para atma hevesi düştü..
Ya da Fellini'den esinlenip Anita Ekberg gibi o havuza elbise ile
girmek..
St. Tropez adlı bugünün dünyanın en ünlü, en pahalı turizm merkezi,
1950'lerde Fransa'nın güney sahillerinde, Fransızların bile
bilmediği bir köydü.
"..Ve Allah Kadını Yarattı" adlı Fransız/ İtalyan ortak yapımı film
dünyayı salladı ve öykünün geçtiği St.Tropez, hem de nasıl "De
luxe" bir turizm merkezine dönüştü.
Örnekler çok.. Bize en yakını..
Gelmiş geçmiş en önemli Kültür ve Turizm adamlarımızdan Mukadder
Sezgin ünlü Fransız Yönetmen Claude Lelouche'a imkânları tanıyıp,
Kapadokya'da bir Fransız filmi çekmesini sağlayınca, bizim bile
farkında olmadığımız Ürgüp, Göreme Yöresi, aniden bir Fransız
vilayetine dönüverdi. Fransızlar filmde tanıdıkları bu doğa ve
"İnanç" hazinesini öyle sevdiler ki, yağmur gibi gelmeye
başladılar. Bugün Kapadokya'ya gidin, ikinci resmi dili Fransızca
sanırsınız..
Şimdi, 1-3 Kasım'da toplanacak Turizm Şûrası'nda "Sinema"yı liste
başı olarak ele almalıyız.
Hollywood başta dünya sinemasına Türkiye'de film çektirmeyi nasıl
sağlarız?." Konuşmacıyı da söyleyeyim. Menderes Türel.
Şûranın Onur Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük
güven ve desteğine sahip olmak gibi bir avantajı olan Antalya
Büyükşehir Belediye Başkanı, birlikte yediğimiz yemekte, bana
bilgisayarını açıp gösterdiği planı alıp "Şûra"ya gelmeli ve
Antalya'da yapmayı planladığı Türk Universal'i ya da Cinecitta'sı
denebilecek o büyük "Stüdyo" planlarını anlatmalı..
Bu stüdyolar bir defa dünya sinemacılarına, Türkiye'de geçen
filmler yapma imkânı verecek..
İkincisi tıpkı Universal gibi, yerli yabancı turistler için bir
tematik eğlence ve dinlence parkı olacak.
Yani hem tanıtıp gelmelerini sağlayacak filmleri yapacak, hem de
gelenlerin tıpkı Disneyland gibi eğlendirecek parkı ile para
harcamalarını sağlayacak.
Yani "50 milyon turist.. 50 milyar dolar" hedefini 12'den vuran,
iki kuşu birden indiren taş olacak Antalya Film Stüdyoları..
Dün 50 milyar lira yazmışım. Yanlış yazmışım.
2023 hedefi, gelen her turistin ülkeme bin lira değil, bin dolar
bırakması.. Bin lira küçük hedef. Küçük hedeflerle bir yere
varılmaz. Büyük düşünmeyi öğrenecek, kendimizi büyük düşüncelere
alıştıracağız.. O zaman büyük oluruz ancak!. (Yarın da devam
edeceğim.)