Shakespeare o gece orada, dünyanın en büyük Opera Festivaline ev
sahipliği yapan Verona'da olsa, "Veronalı iki Centilmen"in yanına
"Verona'da bir Türk"ü de yazar mıydı acaba?. Konu güzeldi
çünkü..
Fatih Sultan Mehmet, "Rüzgar Gibi Veziri" Gedik Ahmet Paşa'yı
İtalya'yı fethe göndermişti. Ama şehzadeliğinde beceriksizliklerini
görüp "Bir gün Padişah olursan senin için kılıç kuşanmam" diyen
Paşa'yı, Fatih'in ani ölümü üzerine tahta geçen II.
Beyazıt geri çağırınca Otranto'nun Fethi ile başlayan operasyon da
durdu. Ordu geri çekildi.. Tarihler, Fatih'in Avrupalılar
tarafından satın alınmış bir hain tarafından zehirlendiği iddiasını
çok tartışırlar.
Osmanlı bir daha İtalya'ya, sahilleri vuran korsanları ve
donanmaları dışında gitmedi, gidemedi ve İtalya'yı fethetme işi,
Atatürk Cumhuriyeti'nin çocuğu bir Türk Sanatçısına kaldı.
Daha Cumhuriyet ilan edilmeden kurdurmuştu konservatuarı Atatürk..
Sofya'da ataşe iken gittiği, hayran kaldığı operanın Türkiye'de
temellerini atmıştı. Kurtuluş Savaşı bitince "İşin askeri yanı
bitti. Şimdi medeni yanı başladı. Bunu bilim, kültür ve sanatla
yapacağız" demişti.
İşte o yoldan yürüyen Konservatuar ve Devlet Operası'nın dünyaya
armağan ettiği bir ödüldü, tenor Murat Karahan..